28 Nisan 2017 Cuma

Planlar,Bla Bla Bla ☕


3 Günlük tatile girmiş bulunmaktayız.Tam da ihtiyacım olan şey t-a-m!

Aslında benimki 4 gün gibi oldu.İki gündür delicesine uykuluydum.Çarşamba günü yorulmam yüzünden,ona gelicem...perşembe bir şekilde uyandım,daha doğusu uyandırıldım (her sabah annem ve babam 3'er kez ANILLL diye bağırıyor.) fakat cuma pes ettim.Şöyle bir gözümü açtım saat 7:40 alarmı kapattım ve telefonu resmen fırlattım..uyandım saat öğleden sonra 3...telefonda cevapsız aramalar birikmiş..ilk eyvah dedim sonra da aman ya dinlendim...

Polenler uçuşmaya başladı malum benim alerji de geldi.Her sabah ilaç almak da uyku yapıyor.Anneme dedim maske de takacağım çünkü ağzıma yüzüme yapışmaları bütün günümü mahvediyor.Üstüne üstelik haftaya performans projeler teslim edilecek,sonraki hafta ise yazılılar başlıyor.0 ama gerçekten kocaman bir 0 motivasyonum var.Bakalım.

Güzel şeylere odaklanamım çiuvv.

Münazaranın ilk turunu kazandık! İnsana suç işleten insandır, kazandı! Grubuma güveniyordum hepimiz elimizden geleni yaptık ve çok doğru bir şekilde tezlerimizi savunduk.İlk 3 dakikalık konuşmamdan sonra yüksek bir alkış sesi duyunca yerime oturduğumda elim ayağım nasıl titredi anlatamam.Vücudumdan sanki ateş çıkıyordu.İlk kez bir topluluk önünde ciddi bir yaşımda konuşmuştum.Hem de bir konuyu savunmak gibi önemli ve dikkat çekici bir şeyi yaparken.Heyecanım azaldı,kendimi aşabildiğim için ekstradan mutluyum.Tecrübe olması için katılmıştım zaten ama şimdi final turunu kazanmak için de hırslıyım.İlk ve son konuşmamı hazırladım şimdiden.Yeni konu: okullarda serbest kıyafet mi olmalı üniforma mı? benim tarafım serbest kıyafet,gerçek görüşüm de bu.Eğer serbest kıyafeti savunan etkili görüşleriniz varsa benimle paylaşabilirsiniz,mutluluk duyarım ve ve şans dileyin,ihtiyacım var xox

Çarşamba günü tam gaz devam etti ve çıkışta Melike'nin doğum gününü kutlamak için AVM'ye geçtik.En eğlenceli doğum günü oldu.Fakat dönüşünde hepimiz bitmiştik,eve geldiğimde ayakkabımı ve kemerimi bir kenara fırlatmanın verdiği mutluluğu anlatamam.Bir de Coğrafya performansı yapmanın moral bozukluğunu...



26.05.2017 - S.A.M


Tam olarak yaz başlasın istiyorum artık.Kafamda yazla ilgili planlar yapmaya başladım bile.Ders çalışıcam malum 10.sınıf yazı,spor yapıcam: yüzücem ve babamın derslerine katılıp kick boks yapıcam ki bu uzun süre sonra olacak, heyecanlandırıcı,bir de abimle üşenmezsek koşuya vs. çıkarız.İkimiz de bu konuda hımbılız.Sonra İzmir'e gitme planlarım var! Çook özledim.Bir de gerçekleşmesini beklediğim güzel şeylerin içine küçük joe'nun koroyla buraya gelme işi eklendi,huh dolu dolu bir yaz beni bekliyor gibi.Biraz zaman geçsin ayrıntılı ayrıntılı yazı yazıp kendimi motive edeceğim!

Kitap yazma konusu askıda bekliyor.Konuyu nasıl ilerleteceğim kısmı bulanık.Tam istediğim işi mi yapıyorum onu da bilmiyorum.Ama kendime söz verdim ne olursa olsun bu sefer kitap yazma işini yarım bırakma diye.Yaza yapılacaklar listesine onu da ekleyebilirim,neden olmasın?

Bu üç günlük tatille ilgili minik bir plan yapıp şuraya bırakıcam yapmazsam gözüme çarpsın:


  • Edebiyat Projesi BİTİR!
  • Kimya Performans bitir.
  • Matematik Performans + Ders kitabı etkinliklerini bitir.
  • Fizik-Matematik-Edebiyat test çözümü
  • Biyoloji konu çalışmaları,ezber kısımlar.
  • Coğrafya konu çalışmaları,ezber kısımlar.
Şunların hepsini yapabilirsem buraya gelip üstlerini büyük bir zevkle çizeceğim!!!!!

Haftanın önemli olayları anlatıldı,planlar tamam..o zaman benden bu kadar.

Hadi yine kaçtım,her zamankinden;

Çav!

23 Nisan 2017 Pazar

Yorucu Hafta Sonu ve Diğer Şeyler 🎠


23 Nisanımız kutlu olsun;bu ülkenin her bir çocuğu güven,mutluluk,huzur içinde yaşasın!

Bugün kardeşimin gösterisi vardı.Karadeniz yöresine ait bir şeyler oynadılar.Kulağına fısıldadım ''Umarım yanlış yaparsınız da gülerim'' bir abi olarak tabiki de kız kardeşimi sinir etmeye bayılıyorum bana lafı soktu ''YOO BEN YANLIŞ YAPMAM'' sustum..izledim,alkışladım ♥

Halk bahçesi cıvıl cıvıldı.Her yerde stantlar ve gösteriler vardı.Kendi zamanım aklıma geldi.Biz stadyumda, o Anamur sıcağı altında danslar yapardık.Annem bizim için ambulansta çalışmaya gönüllü olurdu.Gösterim bittiği gibi koşar anneme sarılırdım ambulansta meyve suyu içerdim.Hatta o zamandan kalma bir aile fotoğrafımız bile var,ne kadar sevimsizimmmm! Bizim kutlamalar daha geniş çaplı,resmi ve düzenli olurdu.Aylarca çalışırdık karışık figürler yapmaya çalışırdık.Bugün izlediğim bütün gösteriler çocukları zorlamayan cinsten ve resmi şeyler de yoktu.Valla en güzeli.Çocuk bayramı ilan etmiş Atatürk bugünü,kravatlı adamların el sıkışma sıkıcı şeyler okuma bayramı mı,hiç...

Günün diğer bir güzel olayı da Solo Türk performansıydı.Geçen senelerde birden fazla uçakla yapılan gösterilerini izlemiştim.tek kelimeyle mükemmeller.Bütün Çanakkale kordonda toplanmıştı,pilot bize selam veriyor insanlar hep birlikte alkışlıyordu falan,as bayrakları as as mod: ON

Gün boyunca aklımda eve gelince yapacaklarım vardı..ben o tip insanlardanım.Eksik işim kalıp dışarı çıkmışsam ara ara eve gidince neler yapacağımı planlarım.Dün şükür mat. projesini bitirdim,edebiyatı da bitirecektim ama anime izlemek daha cazip geldi.Bugün hem edebiyat ödevine hem de projesine el atmam lazım.Üstüne bir de çözülecek testler ve birkaç performans ödevi de var,bakın hala blog yazıyorum...

Çarşamba günü bir münazaram var.Spontane bir şekilde katıldım.Geçen hafta olacaktı ama karşı ekip hazır değildi.Bu hafta yapacağız kazanan da diğer grubun kazananıyla yapacak.Konumuz ''suçu toplum mu işletir kişi kendi mi işler'' çok güzel bir yazı hazırladım.Grup sözcüsü de ben olacağımdan ekstra ekstra şeyler buldum.O kadar insanın karşısına çıkıp konuşmak benim gibi öz güven sorunları olan biri için aşırı zor..geriliyorum aklıma gelince.Kendimce taktik geliştirdim.Konuşurken jürilerden birini seçip sadece onun suratına doğru anlatıcam.Zaten gözüm illa seyirciye de kayar...kem küm edip konuşamazsam kahrolurum,bu işin üstesinden gelmem lazım,şans dileyin,taktik verin plz!

Kitap yazma konusunda bir tık ilerleyemedim.Konuyu wattpadleştirmekten korktuğumdan en doğru ilhamı bekliyorum.En güzel anda bir anda bir bölümü yazacağım,bana öyle şeyler gelir,biliyorum.

Ruh halim artık inişli çıkışlı değil.Dipte kaldı dümdüz ilerliyor.Güzel bir söz duydum Hülya Avşar demişti (ne alaka dimi programında duydum işte) ''önemli olan insanın bulunduğu noktayı kabul edip mutlu olması'' tarzı bir şeydi,sevdim.Bana cuk oturdu.Böyle bir yuvarlanalım bakalım,belki iyileşir.

Aslında ne güzel bu hafta sonunu anime izleyerek geçirecektim.Tüh sosyalleştim.Hazırda bekleyen güzel 3 animem var.Birinde ilerledim diğerleri yolda.Yazılarını bitirince yazarım ne zamandır anime konuşmuyorum *-*

Ben kıçımı kaldırıp bir şeyler yapmaya başlasam iyi olacak aksi taktirde akşama uykusuzluktan bayılabilirim.



Çalışma masamın güncellenmiş hali.Anılla ilgili her şeyin bulunduğu bir mekana dönüştü.Kendimi yansıtabildiğim bir yerde çalışmak motive ediyor xox

Çav!

21 Nisan 2017 Cuma

Divines-Submarine-10Things I Hate About You-The Edge Of 17/Gençlik Filmleri🍩


Yey! Bu yıl da ağıma güzel mi güzel gençlik-ergenus filmleri takıldı,hafta sonu da gelmişken paylaşmanın tam sırası diye düşündüm,buyursunlar 🍨




1.Divines


Gördüğünüz 4 film arasından benim için en en en iyisi.Fransız yapımı bir film olması öncelikle ilgilimi çekti.Fransız filmlerinin o sanatsal havası,dilin kulağa hoş gelişi ve genellikle yönetmenlerin kalıplara bağlı kalmadan cesur oluşu hoşuma gidiyor.

Film Fransanın varoş mahallelerinde yaşayan fotoğraftaki iki genç kız Douina ve Maimouna'nın hayatını konu alıyor.Douina baş karakterimiz.Yaşantısı yoksulluk içinde ve üstüne üstelik alkolik annesine annelik yapmakla meşgul.Mai de müslüman bir genç kız.Bu yönüyle Fransa'da yaşayan azınlıklıkların ve farklı dinlerin de yaşantılarını konu almış.İki genç kız para kazanmak uğruna esrar kuryesi olma işine başlarlar.Bu işe karıştıktan sonra da başlarına gelmeyen kalmaz.

Filmin başını sıkıcı bulsanız bile MUTLAKA MUTLAKA MUTLAKA sonuna kadar izleyin.Sonunda şoka uğrayacaksınız ve sinirleriniz yerinden hoplayacak.Eminim! Yaşadım :/


2.Submarine


Bir tavsiye üzerine izlediğim ve izlediğime pişman olmadığım tatlı mı tatlı bir ergenlik filmi.

Konu 15 yaşındaki Oliver Tate'in sahil kasabasında geçen yaşamını konu alıyor.Anne ve babasının yaşadığı sorunlar,cinsel hayatla ilgili yaşadığı karmaşalar,sevgili Jordana ile yaşadığı ilişki.Tam olarak bir ergenin sahip olduğu mücadeleler anlatılmış.Bu açıdan doğru ve anlamlı buldum.Ayrıca birçok yer Oliver'ın yaptığı konuşmalarla desteklenmiş.Bu tarz filmleri de ayrıca seviyorum.Karakterle birebir konuşuyormuş gibi hissettiriyor.Oliver felsefesi denen bir şeyi de filmden çıkarabiliriz.Bkz:

üşenmeyip direkt filmden sonra düzenlediğim fotoğraf


3.10 Things I Hate About You


Popüler bir 90'lar gençlik filmi.

Canımın fazlasıyla sıkıldığı zamanlarda artık ''vintage'' olmuş filmleri izlemeye bayılıyorum.Bana tam olarak öyle anlarda ilham veriyor ve biraz da motive ediyor.Bu film de o kıvamdaydı.

Konu basit mi basit,işleyiş,müzikler,oyunculuklar MÜKEMMEL.Bianca ve Kat iki kız kardeştir.Bianca okulunun en güzel ve popüler olan klasik kızlarından biridir.Kat ise onun tam tersine erkeklerle ilgilenmeyen ve feminist takılan okulun asi kızıdır.Ailelerinde şöyle bir kural vardır ''ya ikisinin de aynı anda sevgilisi olacak ya da ikisinin de sevgilisi olamaz'' Bianca biriyle sevgili olmaya başlarken kardeşine de birilerini aramaya başlar.Daha doğrusu Bianca'nın sevgilisi bir oyun yaparak Kat'e okulun en deli dolu çocuğunu para vererek ayarlamaya çalışırlar.Fakat iş gittikçe gerçek sevgiye dönüşmeye başlar.

Zaman öldürmek ve Kat tiplemesiyle tanışmak için izlemeye değer bir film!

4.The Edge Of Seventeen


Liseli bir genç kızın ve beraberinde bütün ergenlerin dertlerini anlatan kaliteli bir film.2016 yapımı bu kadar güzel bir ergenlik filminin oluşu beni şaşırttı ve mutlu etti.

Nadine klasik büyüme çağı dertlerine sahip olan bir lise öğrencisidir.En yakın arkadaşı Krista ve abisini bir gün beraberken görür,deliye döner.Hayat onun için çok daha büyük bir mücadeleye dönüşür.İkisine de tavır koyar ve o da bir nevi sevdiği çocuğa açılmak için büyük bir cesaret almıştır.Fakat işler pek de beklediği gibi gitmeyecektir.

Son olarak şunu söylemeliyim ki oyunculuklar muazzam.Özellikle başrol bu tarz bir film için cuk oturmuş.Lise çağlarındaysanız ya da ergenleri biraz daha anlamak istiyorsanız izleyebileceğiniz top üç filmden biri olabilir.


bu ben!!!!


***

Bu dört filmi de pişman olmayarak izleyebilirsiniz.Hafta sonunuzun eğlenceli ve huzurlu geçmesi dileğiyle.Sevgiler!



16 Nisan 2017 Pazar

Umudu Kaybetmeme Mücadelesi,Hoşgeldin Bahar 🌿☕


Heyo ben geldim!

Ülke için aşırı önemli bir günde pc başına oturdum klasik müzik dinleyerek blog yazıyorum.Twitter yan sekmede.Canımı sıkan şeylerle dolu olmasına rağmen meraktan gelişmeleri takip ediyorum.Hep bu merak hep...

İki haftadır günlerim klasik fakat daha eğlenceli geçiyor.Ruhsal olarak her zamanki gibi kaygılarım var.Saçma salak şeyleri dert edinmeye tam gaz devam.

Geçen hafta cumartesi bizimkilerle pikniğe gidecektik.Fakat iki hafta boyunca havalar beklediğimiz gibi olmadı.Gidip üşümek de istemedik.Canımız dışarı da çıkmak istediğinden geçen cumartesi buluştuk.Ve ilk sayılabilcek bir şeyi de gerçekleştirdik! Kafede pineklemek yerine temiz havada daha fazla dolaştık,marinada oturup çekirdek çitledik,şehir parkında turladık.Keyifliydi.


Halk Bahçesinin girişindeki bir kadın heykeli.


Ağaçların bu haline aşığım.Sonbahardayım gibi hissettirdiğinden fotoğraflamak istedim.Sonbaharın bana verdiği güzel enerjiyi şimdiden arıyorum.


Karamel mağkiyatoğğğğ mhhhhh

İki kez ertelediğimiz pikniği dün gerçekleştirdik.Özgürlük Parkı şehirdeki en sevdiğim yerlerden biri.Aşıklar Tepesi olarak da geçiyor adı.Manzarası,yatmak için mükemmel çimenleri ve medeni insanlarıyla huzurlu bir yer.


Studyblr olmaktan mezun oldum emekliliğe doğru koşuyorum.


2. Geleneksel S.A.M pikniğini gerçekleştirmenin mutluluğu xox yey xox

Günümüze gelelim.

Abim geldi Salı günü.Onun için dışarı çıktık,kahvaltı,alışveriş derken vakit öldürdük.Klasik bir aile gezmesiydi.Bir de bizimkiler oy kullandı.Şaka maka benim de oy kullanmama bir yıl kaldığını fark ettim-oy kullanabileceğim özgür bir yer kalırsa-

Gerginim bugün biraz malum.Diyeceğim çooook şey var ama sosyal medyada siyasi konular hakkında susmayı tercih ediyorum.Kızgınım da aynı zamanda.Geçmişte yaşamış olan insanlarımıza karşı mahçubum da.Anlarsınız ya,bırakıp gittikleri ülkeyi el birliğiyle mahvettiler.Nefret dolu siyasetçiler,ellerinde olsa birbirini silahla kovalayacak halk,masumun hayatını yok eden adalet sistemi,haksız yere muamele gören insanlar...var da var.17 Yaşımda hiçbirini görmeye mecbur olmadığım,sadece kendi hayatıma odaklanabildiğim bir ülkede yaşamayı dilerdim.

Yine de napıyoruz umudu kaybetmemeye çalışıyoruz.Herkes elbet bir gün ektiğini biçer.Ya bu dünyada ya da diğerinde.Bundan o kadar eminim ki düşündükçe yüreğim rahatlıyor.Adalet mutlaka herkes için işleyecek,kimsenin yaptığı yanına kalmayacak.

Aklı fikri olan merhametli insanlar bu ülkeyi daha güzel bir yer yapacak,içimdeki kalan son minik umut ışığı buna hala inanıyor.hopefulsalad buna inanıyor,umut duraklarını yazan kişi buna inanıyor...

Sakin kalacağınız bir gün olsun,sevgiler xox

14 Nisan 2017 Cuma

Korku/Olağanüstü Bir Gece/Satranç - Stefan Zweig Kitapları 📚


Yeni bir yazarla daha tanışmış olmanın mutluluğu içindeyim!


Stefan Zweig'ı da annem sayesinde tanıdım.Kitaplarını yaklaşık iki ay önce kadar aldık.Annem daha önce birkaç kitabını okumuş bu aralar popülerleşince de merak ettiği diğer kitaplarını aldı.Hoop ondan sonra da ben okumaya başladım.Biz böyle bir zincirleme içindeyiz hehe :*

Yazarın ilk önce Korku adlı kitabını okudum.

Çok çok çok sevdim.Gayet basit bir dille,klasik bir aldatma olayını anlatıyor.Bir kadının eşini nasıl aldattığını ve sorasında sürekli suçluluk psikolojisi içine girdiğini aktarıyor.Fakat bu kitabı aşırı güzel yapan şey kadının yaşadığı korkunun an ve an okuyucuya da geçmesi.Kadın için korkuyorsunuz,üzülüyorsunuz,siz birini aldatmış gibi suçlu hissediyorsun ve yetmezmiş gibi sürekli olayların sonunun nasıl olacağını merak ediyorsunuz.Mmmm tadından yenmez kitap diye buna derim!

Ardından itiraf ediyim sırf kapağındaki yıldızlı gece tablosu için Olağanüstü Bir Gece kitabını okudum.

Korkuya göre daha az beğendim.Daha karmaşık olaylar silsilesi vardı.Ve biraz da bana kalırsa bağlanışı farklı olabilirdi.(Stefan Zwig'ı eleştirdim...hadsizliğim tuttu) Fakat duyguları kitaptan okuyucuya geçirme konusunda yine mükemmeldi.Üst sınıftan bir adamın tesadüfen sayılabilecek,kendi sınıfına yakışmayan bir suçu işlediğini,ardından yaşadığı suçluluğu,maruz kaldığı yan kesiciliği anlatıyor.Tam olarak başka neler geçtiği aklımdan uçmuş gibi,affedin.

Ve ve ve son olarak o meşşşhuuur Satranç kitabını okudum.

Olaylar bir gemi yolculuğunda geçiyor.Ünlü bir satranç ustasıyla gemideki beyefendilerin yaptığı müsabakaları anlatıyor.Aynı zamanda satrançta iyi olmakla ilgili bazı sorgulamalar yapılıyor.Satrancın aslında ne olduğunu,insan ruhuyla bağlantısını,gücünü vs. sorguluyor.Yine bazı satrançla ilgili terimlerden de bahsediyor,bu kısımlarda aklıma sürekli küçük joe geldi :'D


Adamın 3 kitabını ardı ardına okumuşken kendisinden bahsetmeden geçmek olmaz hem kendi hayatı da kitapları kadar ilginç.

Maalesef yeni tanışmış olduğum,sevdiğim bu yazarın da ölümü intihar ile.Avusturyalı Stefan Zweig özgürlüğüne ve değerlerine çok düşkün biri olduğundan İkinci Dünya Savaşında yaşananlara daha fazla dayanamayıp Brezilya'da karısıyla beraber hayatına son veriyor.Tıpkı Virgiana gibi ardından bir de not bırakıyor,etkilendiğim bir kısmını iliştiriyorum:

''...Bütün dostlarımı selamlarım!Umarım,uzun gecenin ardından gelecek olan sabahın kızıllığını hala görebilirler,ben,çok sabırsız olan ben onların önünden gidiyorum.'' 


Çav!

5 Nisan 2017 Çarşamba

16'dan 17'ye - ''Büyümenin Sancısı'' 🎂


Bir 5 Nisana daha sağ salim ulaşabildim!

-04-04-2017

Herkesin dilinde olan bir yaşı yaşadım ve birini de yaşayacağım.Şu muhabbetler var ya ''16 yaşımda...17 yaşımda şunu şunu yapmadığım için pişmanım...16...17'' Hıh yaşadım o on altıyı.Tecrübe ettim.Sıcağı sıcağına da aktarıyorum.

Hatılar mısınız bilmem önceki doğum günü yazımda bir fotoğraf paylaşmıştım.Ailemin sürpriz yaptığı yerde oturduğumuz masa tesadüfen 16 numara çıkmıştı.Ben de ona anlam yükleyip ''bu yıl ya çok güzel geçecek ya çok kötü dedim.'' boom..genel olarak kötü.Haklı çıkmış oldum.

Psikolojik olarak çok zorlandığım ve çoğunlukla diplerde gezdiğim bir yaş oldu.Ailevi sıkıntılar,kendi iç problemlerim,hedeflerime ulaşmak isterken yaşadığım yorgunluklar,büyürken geçirilen evrelerle boğuşma,kendimden memnuniyetsizlik...hurra hepsi üstüme çullandı.Yok ya haklarını yemiyim hepsi birden çullanmadı.İlk biri geldi çözdüm bir oh çektim hop diğeri geldi bir oh daha; gelsin diğeri.Bu döngüleri atlata atlata bir yılı bitirdim,yeni yaşı alıyorum.

Büyümenin Sancısı diye bir kitabı okuduğumu ve adından etkilendiğimi de anlatmıştım bir yazıda.Hatta baya drama dolu bir yazıydı.Cıks yanılmışım.Büyümenin Sancısı büyümekle de alakalı değilmiş.Hayat başlı başına sancılarla dolu bir şeymiş.İlk defa kendimce ciddi dertler edinip bunlar üzerine haddinden fazla senaryolar kurdum.Hep yaptığımın aksine bu sefer bu sorunlarımı çevremdekiler yerine beni hiç daha önce tanımayan bir psikiyatristle paylaşmaya karar verdim.Daha mı olumluydu? Maalesef hayır.Çünkü onunla konuşurken de rahat olamadım.Sürekli kendi içimde çatışmaya devam ettim.Devam da ediyorum.

Dünyanın ne kadar pislik bir yer olduğunu anladım mesela...kötü insanların olduğunu bilirdim ama hiç biriyle göz göze gelmemiştim.Geldim.Hatta 2-3 dakika birbirimize baktık.Unutamayacağım bir yüzü tanıdım.Yaşadığım ülkedeki sorunları daha iyi anlayıp,savunduğum şeylerden emin oldum.Bu yaşta bir siyasi parti destekçisi olacak kadar geri zekalı olmadım Allahtan ama siyasi olarak da tutumlar edindim kendime.Paylaşma gereği duyuyor muyum? Hayır.Bu da bir çeşit siyasi duruştur.

Ailenin önemini anladım.Bir evin içinde sorun varsa dışarda yaşadığın en kötü olayın bile hafif geldiğini keşfettim.Aslında gün içindeki yaşadığımız sorunları bastıran şeyin akşam eve geldiğimizde hissettiğimiz huzur olduğunu iyicene idrak ettim.

Dost kazığı yemedim! Bravo Anıl sonunda...insanlara her zaman açık kapı bırakmayı öğrendim.Hala birileri hakkında hayatımdan gidecek korkusu yaşıyorum.Fakat kendime öğrettiğim yegane şey de şudur ki ''kimseye ölümüne bağlanma,ölümlü canlılarız'' nasıl söz ama kendi kendime uydurduğum atasözü...ince,kapiş?

Kilo aldım! Güzel falan değil bu, ünlem süs olsun.Hiç almadığım kadar kilo aldım.Bakın bu tam olarak büyümenin sancısıdır.Boyumla beraber ilk defa kilom da arttı.Diyet yapmaya başladım,umarım ki 17'imde de spora devam edeceğim.Bu ayva göbek erimek zorunda,sevemedim en hafif kiloyu bile,no no no.

Daha fazla şeyi ayrıntılı düşünmeye başladım.En en en sevmediğim ve kurtulamadığım huyum.Artışa geçti bu yaşlarda.Pireleri deve yaptım,yetmedi devenin üstüne insan çizdim,gökyüzü yaptım,deveyi kutuplara gönderdim...

İyi şeyler her zamanki gibi devam etti.Onları seviyorum,hayatım boyunca durmayacaklar.Eğitim aldım,Japonca öğrenmeye devam ettim,mükemmel kitaplar okudum;filmler izledim.Blog yazmayı düşük motivasyonlu olduğum zamanlarda bile sürdürdüm.Yaptığım her işe gereken özveriyi verip sonucu için dua ettim.Sabırlı oldum,isyan etmekten olabildiğince kaçındım.

En iyisi mi ben bu yukarıdaki karman çorman cümleleri tek bir cümleye sığdırayım.Biraz da edebiyat parçalamak lazım,hepten halk ağzı olmaz.

Dırırım = ''16,kendimle savaşarak kazananı bulmaya çalıştığım yaş.''


-05-04-2017 Doğum Günü 

Yorgunummmm

Güzel bir gün geçirdim.Yedik,içtik,oynadık.Tatlı tatlı hediyeler aldım.Fotoğraflarını çekemedim,ışık kötü bu saatlerde.Defter var,giysi var,çanta tutacağı var(çok ilginç bir ürün :'D),Frida'nın filminin Dvd'si var...

Doğum günümü kutlayan dostlarıma ve diğer herkese binlerce kez teşekkür; sizler de iyi ki varsınız ♥

⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐


⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐



2 Nisan 2017 Pazar

Narcos - Dizi ⚔



Sıcağı sıcağına yazıyorum,içimde kalırdı.

Imdb: tık

Bir aydır bu dizinin iki sezonunu bitirmeye çalışıyorum.An itibari ile de bitti..Bağımlısı oldum desem abartmış olmam.Kuzenimin önerisiyle başlamıştım.İzlediğime Pişman olmadığım bir Neftlix yapımı daha olmuş oldu.

Konu Pablo Escobar'ın benzersiz yaşamı.Amerikalı bir ajanın seslendirmesiyle anlatılıyor ve kurguyla gerçek iç içe geçmiş şekilde.Birinci sezonda Pablo hayranı oluyorsunuz.Her ne kadar yasa dışı tonca iş yapsa da ailesinin yanında oluşu,kendi adaletini sağlama isteği ve Amerika'ya olan öfkesi insana samimi geliyor.İkinci sezonda ise işler biraz kötüleşiyor.Pablo'dan nefret edeceğiniz olaylar yaşanıyor.

Ben nedense hep Pablo ve ailesinin tarafını tuttum.Özellikle ailesinin,karısı Tata'nın,ne olursa olsun onun yanında güçlü durmaya çalışması ailenin ne kadar önemli ve güzel bir şey olduğunu hatırlattı.İzlerken kalbime dokundu.Tabi yaptığı kötü işleri asla ve asla desteklemiyorum,dizi boyunca en ağır cezaları hak ettiğini düşündüm.

Amerika'nın yine her işte burnunun olmaması şaşırtıcı değil.Fakat bu sefer haklı noktaları var.Çünkü bugünkü uyuşturucu mekanı Miami'yi Miami yapan Escobar.Küçük çaplı işlerle uyuşturucu kaçakçılığı yaparken kokakini üretip Amerika'ya teslimatlar yapmaya başlıyor.Zengin olunca ve bu zenginliğini halkının yoksullarıyla paylaşınca Robin Hood takma adını da kazanıyor.

Film belgesel niteliğinde olmasının yanı sıra oyunculuklar DEHŞET İYİ.Özellikle baş roldeki adamın gerçek halini aşırı merak etmeme rağmen büyüsü bozulmasın diye diziyi bitirene kadar bekledim.Siz de öyle yapın.Pablo'nun sonunun ne olduğunu bilseniz bile spoiler yemeden,oyuncuların gerçek hallerine bakmadan izleyin.Eminim ki bayılacaksınız.

Dipnot geçmem gerekirse dizide çok fazla küfür ve kan var.Rahatsız oluyorsanız geçmeniz gereken birçok kısım karşınıza çıkabilir.

Keyifli seyirler.