18 Temmuz 2017 Salı

Orlando - Virginia Woolf // Kitap ☕


Sonunda kitap okumayı başarabildim!


Yazın kitap okuyabilenlere hayranım çünkü asla yapamıyorum.257 sayfalık bu kitabı yaklaşık 2 ayda bitirdim (shame on youuuuuu)

Virginia Woolf sevdamdan vazgeçemeyip 3. bir kitabını daha tecrübe etmiş oldum.Okuduğum kitapları sırasıyla Kendine Ait Bir Oda ve Mrs. Dalloway.

Orlando okuduğum önceki kitaplara göre daha fazla olay barındırıyordu.Hatta sanırsam yazarın olayların üzerinde bu derece durduğu tek kitabı.

Konusu yine yazıldığı döneme göre düşünürsek oldukça farklı,yenilikçi ve ilgi çekici.Orlando aslında sahte bir biyografidir.Kitap biseksüel yazar Vita Sackville-West için yazılmıştır.16.Yüzyılda doğan Orlando 30 yaşına geldiğinde bir gece büyülü bir şekilde cinsiyet değiştirir ve hayatının geri kalanına kadın olarak devam eder.Bu esnada İstanbul'da elçilik de yapmaktadır.Kitapta Türkiye'den oldukça bahsediliyor.Zamanın İstanbul'u Bursa'sı gözünüzde canlanıyor.Bu açıdan nedense bir gururlandım.Sevdiğim bir yazarın taa o zamanlarda ülkemden bahsetmiş,kitabında yer vermiş olması sevindirdi...her neyse konuya dönelim...daha sonra Orlando tekrar Londraya döner fakat artık toplum yapısıyla ve kendisiyle iç çatışmalar yaşamaya başlar.Aşkla ilgili sorgulamalar yapar.İşte bu bölümler tamamen Virgiana Woolf'un kaleminin en güzel yerleri.Diğer kitaplarını okuduysanız asla yabancılık çekmeden akıcı bir şekilde ilerleyecek ve eminim ki bol bol altını çizecek cümle bulacaksınız.

Alıntılara geçmeden önce dikkatimi çeken bir şeyden bahsetmek istiyorum.Virginia Woolf İngiliz bir yazar ve bu kitap da da tarihi detaylara,eleştrilere yer verilmiş.Ben İngiliz devletlerin çoğu faaliyetinden nefret etsem de; tarih yazmak,yorumlamak konusunda kendilerini oldukça beğeniyorum.Tudor dizisini izleyenler bilir.Krallarının kraliçelerinin af edersiniz yedikleri her boku çok açık bir şekilde perdeye taşıyıp bunu bile gururla taşıyabiliyorlar.Bu açıdan İngiliz Tarihi hakkında bir şeyler okumayı oldukça seviyorum.

Alıntılarıma geçelim:

''...kimsenin olmadığı yerleri,geniş manzaraları,kendini sonsuza,sonsuza,sonsuza kadar yalnız hissetmeyi seviyordu.''

''Bazı haftalar onun yaşına bir asır ekliyordu,bazılarıysa olsa olsa üç saniye.....Aslında,insan hayatının uzunluğunu tahmin etme yeteneğimiz yok,çünkü o hayatın asırlar kadar uzun olduğunu söyler söylemez bir gül yaprağının yere düşmesinden daha kısa sürdüğünü hatırlatıyor bize.''


''Hayaller dünya için neyse hayaller de insan ruhu için odur.''


''İnsan belki de ancak göremediği bir şeye tümüyle inanabilir.''

''Önemsiz ayrıntılar gibi görünseler de,giysilerin bizi sıcak tutmak dışında daha önemli görevleri olduğu söylenir.Bizim dünya görüşümüzü de dünyanın bize bakışını da değiştirirler.''


''Her insan ruhunda bir cinsten öbürüne gidip gelir ve çoğunlukla sadece giysiler kadına ya da erkeğe benzetir kişiyi,oysa yüzeyin altındaki cinsiyet üstündekinin tam tersidir.''


Favorim:

''Hayat bir düştür.Uyanmak bizi öldürür.''


Bu kitap da fark ettiğim bir şey de Virginia Woolf ruhsal sorunlarını kitabında sarf ettiği cümlelerle açık bir şekilde yansıtıyor.Fakat bu sizi boğmuyor.Tam tersine galiba onun kitaplarını sevme sebebim kendimi yakın hissedebilmem.Hani en yakın arkadaşınızla aranızda bir espri olur ve sadece siz anlarsınız ya ben de okurken öyle hissediyorum.Onun dilinden anlıyorum.

Kitabı uzun bir süre sonra bitirince sanki o dönemden geri dönmüş ve çiçekli çay fincanımla bir başıma kalmış gibi hissettim.Karar verdim artık kitaplar hakkında mutlaka okuyun tarzında öneri vermeyeceğim.Herkesin çay zevki gibi kitap zevki de bambaşka.Benim kafadansanız okuyun,Virgina ile saat öğleden sonra beş sularında buluşun,seversiniz.

Orlando İngiltereye döndüğünde.

(Kitaptaki fotoğraflar şair Victoria Sackville-West'e ait.)



Benim okuduğum basım.

(Kitaplarını bu yayınevinden alarak biriktiriyorum)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder