2 Temmuz 2017 Pazar

Yaz Filmleri 🍹


Yaza dair şüphesiz en sevdiğim şey istediğim saatte film izleyebilme özgürlüğü.Bu yüzden yaz için de kendime belirlediğim bir film konsepti var.Ben yaz filmlerini şu şekilde tanımlıyorum:

Çekimlerinde hafif sarı tonun hakim olduğu,genellikle güneşli havalarda olayların yaşandığı ve duyguların yoğunluğunun ekrandan kalbe dokunduğu çok uzun sürmeyen filmler.Türü genellikle dram (şaşırmadık) ya da gençlik&macera ama hepsi pozitif yönde!

Öyleyse sizlere önereceğim 10 filme geçelim:




1.Fried Green Tomatoes

İki gün önce izledim ve yüzümde oluşturduğu tebessüm hala içimde bir yerlerde.

Filmin konusu kadın hakları,arkadaşlık,hayat mücadeleleri ve ırkçılık hakkında.Yani tam olarak benlik!

90'ların zarafetinin olduğu bu kaliteli film iki kadının dostluk hikayesini anlatıyor.Evelyn bir gün huzurevine kocasının teyzesini ziyarete gider burada Ninny adında bir kadınla tanışır..Evelyn aynı zamanda orta yaş depresyonunun eşiğindedir.Ninny ona anlattığı Idgie ve Ruth'un Whistle Stop'ta geçen öyküsüyle destek olur.Filmde geçmişe dönüşlerle çılgın Idgie ve muhafazakar Ruth'un dostluk hikayesini,yaşadıklarını ve filme adını veren kızarmış yeşil domatesler yaptıkları kafelerinin hikayesine tanık oluyoruz.

İki saat boyunca sıkılmadan izleyecek ve son sahnesinde yüzünüzde bir sırıtış bulacaksınız!




Denemek istiyoruuum :')

2.Incendies

O kadar drama filmi izleyen ben ilk kez bu kadar etkilendim.Uzun zaman sonra bir filmde ağladım,kendime hakim olamadım.

Filmin konusu şu şekilde: Ölen annelerinin vasiyetini yerine getirmek için Jeanne ve Simon aile dostlarından birer mektup alırlar.Anneleri onlara yapmaları için görevler vermiştir.Bunun için Kanada'dan Lübnana gelirler.Ve annelerinin zorlu yaşamını,kayıp kardeşlerini ve babalarını bulma yolunda bir bir aydınlatırlar.Filmde bol bol geçmişe dönüş var.Neval Mervan'ın eski Lübnandaki zorlu yaşamı,yaşadığı onca acı şey zaman zaman rahatsız eder cinste üzücü...hele o bitirici son.Ağzım açık kaldı, ''az önce ne izledim'' diye öylece ekrana bakakaldım.Çok çok çok kaliteli bir trajik öykü.Filmden anlarım ben diyorsanız şans verin.

Yaz filmi olarak önermemin sebebi Neval Mervan'ın hikayesinin anlatıldığı coğrafyanın yakıcı sıcağının insanı ekrandan etkiliyor  oluşu.Tam yazın izlenecek bir drama.


3.Mimi wo Subaseba

Dramadan çook uzak bir animasyon.İç ısıtıcı,gülümsetici,izlerken huzur verici.Hayao Miyazaki'nin muhteşem hikayelerinden biri.

Shiziku okuma tutkusu olan bir kızdır.Kütüphaneden aldığı her kitabın kendinden önce aynı isimli Sejii Amasawa tarafından okunduğunu fark eder.Daha sonra bu çocukla tanışır ve onların sevimli mini aşk-arkadaşlık hikayesine tanık oluruz.

Anime tarzı filmler izleyenler muhtemelen biliyordur ama bu türde film izlemeye başlamak istiyorsanız ''Yüreğinin Sesi'' doğru bir başlangıç olacaktır.


O kitap yazdıkça benim de yazasım geldi.

4.Notting Hill

Adı çokça duyulmuş bu filmi ben bu yıl keşfettim.Daha doğrusu sadece Julia Roberts için izledim.Belki daha önce söylemişimdir  söylemişindir kendileri en en sevdiğim kadın oyunculardan biridir.Saçları,gülüşü,yeteneği...mükemmel.

Dünyaca ünlü yıldız Anna Scott (Julia Roberts) Williams'ın kitapevine gelmesiyle tanışırlar ve iki farklı dünyanın iç ısıtan,engelleri tanımayan aşk hikayesi başlar.

Ayrıca filmin başında Julia Roberts'ın Türkiye ile ilgili bir rehber kitap alıyor oluşu tam bayrak asmalık bir sahneydi :')!!


5.Moonrise Kingdom

Bu filmi önermek hakkında kararsız kaldım.Sevdim mi sevmedim mi karar veremedim ama bir yaz filmi olduğu kesin.

Çekimleri yönetmenine has ve oldukça farklı,ilgi çekici.Herkesin beğeneceği cinsten değil.Konusu ise iç ısıtan cinste.Küçük bir kasaba,iki sevimli çocuğun aşk hikayesi ve burada yaşanan olaylar.

Sevdiğim bir repliği hafızama kazıdım. ''Şiir gibi konuştun..bilirsin şiirler her zaman kafiyeli olmak zorunda değildir..önemli olan yaratıcı olmalarıdır.'' xo



6.The Bling Ring

Dediğim gibi yaz filmlerinin bir özelliği de kısa olmaları.Bu sanırsam en kısa olanı.Çerezlik bir film.Sadece eğlencesine izlenebilir cinsten.

Bir grup arkadaş ünlülerin lüks yaşamlarına özendiklerinden onların bulunduğu ortamlara sıvışarak evlerine girmeye ve hırsızlık yapmaya başlarlar.Gerçek bir olaydan alıntı yapılan filmde de bu minik çetenin vakalarını izliyoruz.İzlemesi eğlenceli ve heyecanlı.Ayrıca Emma Watson da başrollerde!




7.Half Light

Bu film konusunda da kararsız kaldım.Mükemmel bir yapım olduğundan kuşkusuzum ama yazlık mı emin olamadım.Yine de şans verin derim...

Filmin başrollerinde yine beğendiğim kadın oyunculardan Demi Moore var.Rachel oğlunu kaybeden bestseller bir yazardır.İlham gelmesi ve biraz da hayatın gürültüsünden uzaklaşmak için İskoçya'da muhteşem huzurlu bir yere taşınır.İşte tam olarak oraya ilham almak gidişi vs. bana yaz aylarında alınabilecek bir motivasyon gibi geldi.İşte sonra olaylar biraz garipleşiyor.Bir adamla tanışıyor ardından bazı gizemli şeyler başına geliyor...filmin gidişatıyla sonu çok farklı.İlk romantik bir film sanarken hop bir anda gizem ve hafif gerilimin içine düşüyorsunuz.Bu etkiyi sevdim çünkü alışagelmiş bir film değil,çok şaşırtıcı.


Şu ortamda yazdık da biz mi kitap çıkartmadık?!!

8.Mary And Max

Hop ikinci drama filmimiz.

Ceren Abla'nın önerisiyle izlemiştim.Geçen yılın başları olması lazım fakat hala her detayını ve o son sahnenin verdiği hüznü hatırlıyorum.İşte kaliteli yapımların en önemli özelliği de bu olsa gerek.İzleyiciye bir şekilde dokunup kendini unutturmamalı.

Filmin çekimi ve yapım sıradışı.Hamur yapım tarzı bir animasyon.Fakat bu beğenmem diye bir şey oluşturmasın aklınızda.Öyle düşünmüştüm fakat olaylar çok akıcı olduğundan gerçek oyuncular olsa ancak bu kadar güzel olurdu.Mary Avusturalya'nın kenar mahallelerinde oturan yoksul bir çocuktur,8 yaşındadır.Konuşabileceği tek kişi de tesadüfen mektuplaşmaya başladığı savaş gazisi yaşlı bir adam olan Max'dir.Bu iki farklı hayatın dertleşmesini,dostluğunu izlemek gözlerini dolduracak.Yine diyeceğimm of o son sahneleeer ;(((


9.Neighbours

Eğlencesine izlenebilecek bir komedi filmi daha.

Kelly ve Mac yeni doğan bebekleriyle sakin bir yaşam sürerken yan eve taşınan çılgın erkek grubu mahallenin ve onların huzurunu kaçırmaya başlar.Filmde de bu iki farklı yaşamın mücadelesini izliyoruz.Ayrıca ikinci filmi de çıktı fakat bana kalırsa 1. kadar güzel değil.



10.Eat Pray Love

ve ve ve kapanışı en güzeliyle yapıyorum.Hayatımda izlediğim en güzel filmlerden biri.Beni birçok açıdan değiştirdi ve hala düşündükçe iyi hissettirmeye devam ediyor.Daha önce yazısını yazdım
buraya linkini iliştiriyorum: tık 




ee hadi o zaman iyi seyirler,

çavvvv!



8 yorum:

  1. Başta yaptığın tanıma göre bence sen izlemediysen Amelie ve Im Juli'yi de seversin gibi geldi :).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amelie'yi tabiki izledim,kesinlikle bir başyapıt ♥ Im Juli'ye bakacağım teşekkür ederim xo

      Sil
    2. Oooo nefis öneriler gelmiş... İm Juli'yi de Amelie yi de çok beğenmiştim.

      Sil
    3. Beğenilmesine sevindim ^^ Im Juli'yi izleyeceğim büyük ihtimalle :)

      Sil
  2. Mary-Max ve Notthing Hill dışındakileri hiç duymadım bile. Teşekkürler.

    İzlemediysen Burnt, Stajer, Architect benim favaoriler arasında. Bloguma da koymuştum üçünü de

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farklı filmler önerebilmiş olmama sevindim! Öneriler için teşekkür ederim; Burnt'ü duymuştum.Stajer filminin kapağı hoşuma gitti; Anne H.'yi severim
      <3

      Sil
  3. Kızarmış yeşil domatesleri yıllar yıllar önce kardeşim izlemişti ve dilinden düşürmüyordu. Sonra ben de izledim merak edip fakat hiç anlamadım neyini bu kadar sevdiğini. Bana bir şey ifade etmemişti. Mary ve Max ise en beğendiğim filmlerden biridir. Hatta bir ara avatarım Mary'ydi. Notting Hill ise, Hugh Grant'ten dolayı çok severek izlediğim bir film olmuştu. Eat pray love ı ise o kadar sıkılmıştım ki yarım bırakmıştım onuncu ya da onbeşinci dakikada filan. Bu kadar erken bıraktığım ender filmlerden biridir. Hatta rekor bile kırmış olabilir. Moonrise Kingdom'u ise sevmedim. Wes Anderson filmlerini sevmiyorum. Diğerlerini izlemedim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa çok şaşırdım Kızarmış Yeşil Domatesleri ve Eat Pray Love'ı sevmemene :'DD Ben monoton filmleri sevdiğimden olsa gerek sıkılmamıştım ^^ Moonrise Kingdom konusunda kararsız kaldım.Evet benlik de değil ama yaz konseptine oldukça uygun.Mary and Max efsaneee :')Half Light'a mutlaka bak derim,onu seversin umarımm xo

      Sil