Hayatımda izlediğim en güzel romantik film.
Before serisini Youtube'da takip ettiğim ve önerilerini dikkate aldığım Nilüfer Baş sayesinde keşfettim.İlk filmin afişini daha önce görmeme rağmen romantik filmlere olan ön yargımdan izlememişimtim.Daha sonra şans vermek lazım deyip seriyi izlemeye başladım.Dosdoğru bir karar vermişim!
Romantik filmlere ön yargım basmakalıp aşk filmleri-dizileri yüzünden.Yakışıklı bir erkek güzel bir kadın.Erkek gücün temsili niteliğinde kızın hayatında sürekli hüküm sürme derdinde,kadın halinden memnun tek istediği adamın onun hayatında olması bla bla bla midemi bulandıran saçmalıklar.Bir de çoğunun sonu ya ölümcül ayrılıklar ya da evlilikle biter.Bu tarz filmlerin insanları aşka değil birini bulmaya inandırmak istediğini düşünüyorum.Yani biriyle çıkmanız şart,erkeksen kadının hayatına baskın olacak,kadınsan azıcık saf ve aptal olacaksın...en başta güzel/yakışıklı değilseniz aşık olamazsınız zaten(!)
Fakat bu seri tüm bahsettiğim klişe şeyleri altüst etmiş.
Before Sunrise
1995 yapımlı ilk film çiftimizin tanışma hikayesini anlatır.Fransız kızımız Celine evine, Paris'e dönmektedir.Amerikalı Jesse de eve dönüş uçağı için Viyana gitmektedir.Tesadüf eseri trende karşılaşıp,tanışırler.Bir çılgınlıkla Celine Paris'e gitmekten vazgeçip Jesse ile Viyana'da iner.Film boyunca yeni tanışan bu iki insanın konuşmalarını izleriz.Aynı zamanda bir belgesel tadında Viyana'yı da gezmiş oluruz.
Serisinin en sevdiğim 2. filmi olmakla birlikte Sonbahar havasını da en çok hissedebileceğiniz filmi.Yani bugünlerde seriye başlamanız oldukça güzel bir zamanlama olur.
Üçlemenin ilki olduğundan karakterlerin konuşmaları çok daha düşüncelere,planlar ve geleceğe yönelik.Abartı bir aşk yok,gerçekten duru bir sevgi var.Karakterler bunu kendilerine itiraf etmeden hissedebiliyorsunuz.Oyunculuklar efsane...tam anlamıyla EFSANE.
Before Sunset
Üçlemenin ikinci ve en sevdiğim filmi 2004 yapımı,yani ilk filmden 9 yıl sonra çekilmiş.İşte bu seriyi özel yapan şey de bu.Karakterler gerçekten büyüyor.Yaşlandırma,efektler vs. yok.Oyuncuların dokuz yıl sonraki haline tanık oluyorsunuz.
İkinci film Paris'deki karşılaşmalarıyla başlıyor.Aklınıza türlü türlü soru gelebilir.''9 yıldır nasıl görüşmezler?'' gibi mesela.Aslında biraz bahsedeyim diye düşündüm sonra vazgeçtim.Çünkü üçlemenin en kilit olayları 2. filmde.En ufak bir bahsetme bile sihri bozar,siz de spoiler yemeden izlemeye çalışın.
Dediğim gibi film Paris'de geçiyor ve yine çiftimiz Parisin muazzam huzurlu sokaklarında dolaşırken yaptıkları sohbetlerine eşlik ediyoruz.Ee dokuz yılda bir sürü şey yaşadıklarından bunları da öğrenme şansı buluyoruz.Bana kalırsa serinin en dramatik filmi de bu.Özellikle ikinci filmde Celine karakterine çok yakın hissettim.İzleyenler bilir,o arabada yaptığı konuşmada gözlerim doldu.Aralarındaki sevgiyi ve Celine'in anlatmak istediğini tam anlamıyla hissettim.
Bu filmde sohbet içerikleri de daha bir olgun.İşin gerçek kısmı da bu.Eskisi gibi daha havada konular yerine dünyadaki sorunlardan bahsedip bazı sosyal gerçekleri dillendiriyorlar.Yalnız bu kamu spotu gibi değil bir konuşma anında geçtiği için siz de dahil olmuşçasına zaman zaman karakterlere hak veriyor bazen de katılmıyorsunuz.
''Kimseyi kimsenin yerine koyamazsın...kayıp olan kayıptır.''
Before Midnight
Ve bir 9 yıl daha geçer.Yer Yunanistan,çiftimiz bu sefer beraber çıktıkları bir tatilde.Yine üçüncü bir göz olarak çiftimizin yanında dolaşıp sohbetlerine dahil oluyoruz.
Karakterlerimiz 40larına geldikleri için konuşmaları artık çok daha gerçekçi şeylerle,problemlerle ilgili.Sevgileri de eskisi gibi değil.Üçlemenin en gerçekçi filmi de sonuncusu.Birbirine hala aşık olan iki insanın hayat şartlarıyla,kadın-erkek düşünce sistemiyle ilgili çatışmalarına şahit oluyoruz.
Aynı zamanda bu serinin adının neye dayandığını da öğreniyoruz.Yemek masasındaki yaşlı kadının yaptığı o güzel konuşma bütün aşk olayını çok güzel anlatır cinste.Hiçbir zaman unutmayacağım.
Bir de oyuncularla aynı yaşlarda olup, benzer coğrafyalarda benzer karşılaşmalar ve konuşmaların olduğunu düşün :) ilki için söylüyorum. Sonrası tutmuyor. Ben de çok severim bu üçlemeyi. Ama Yunanistan'da geçeni pek sevememiştim. Sanırım favorim birincisi.
YanıtlaSilHerkes seriyi bitirdikten sonra bir kez hayalini kurmuştur :'D Benim de en az sevdiğim o oldu.Sanırım bunun sebebi mekanın pek farklı hissettirmemesi ve çiftin eski zamanlarını daha çok sevmiş olmam.
SilUzun yıllar en sevdiğim seriydi. Bak şimdi saymayı unutuyorum. Halbuki ilk en sevdiğim diyalog filmiydi. Hey gidi.
YanıtlaSilTabi seri derken ilk ikisini kastediyorum. 9 seneden sonra gelen üçüncüsü haberiyle aklımı yitirmiştim. Sanırım çok bayılmamıştım. O yüzden best of listeme koymayı bıraktım. Şimdi uzaktan yine bakınca, gözüme özel göründü ya. Özledim gibi. Yeniden izlemeliyim.
Thank you dear.
Galiba izleyen herkes sonuncu filmden biraz memnun değil :'D İlk ikisi tekrar izlemeye değer!
Silyour welcome ♥