9 Kasım 2023 Perşembe

Buradayım, tekrar.

Yazmaya ihtiyacım var. Tüm hissettiklerimi, tüm yaşananları ve neler düşündüğümü aktarsam sayfalar yetmez. Özetlemeye de gücüm yetmiyor. Bugünden devam edelim.

Evimin salonundayım. Loş ışığımı açtım. Yarın işe gitme kaygım yok. Son ofisten istifa ettim. Korkunç yorucu işlerinden, gerçekleşmeyen vaatlerden ve sezdiğim korkudan bıkmıştım. Kuş gibi hafiflerim derken şimdi yeni bir ofis bulma kaygısı içindeyim. Gelecek kaygısını omuzlarımda. Mesleğimde iyi olmak istiyorum. Kendimi hayal ettiğim yerde görmek için her şeyi yapmaya hazırım. Kaygılar için erken olsa da benim yapım bu. Yarın adliyeye gidip Ağır Ceza imzasını atacağım, her adımı kurguladım mesela. Susmayan kontrolcü bir beyin ile yaşamak ve ona rağmen yaşama sevgi ile bakmak zor. Deniyorum yıllardır.

Bir ilişkim var. Çok sevdiğim biri ile beraberim. Çok zor süreçler atlattık. Hala bazen karşılaşıyoruz bu zorluklarla. Hiçbir şeyi kolayca elde etmedim. Ha fırsatlar, şanslar, insanlar kolayca hayatıma girdi. Fakat hiçbir zaman çabasız bir şekilde duramadılar. Bazen ağlamam, bedel ödemem ve diretmem gerekti. Buna alışkınım fakat tükendiğimi hissettiğim noktalar oluyor. Öyle bir anda yine ne yapacağımı bilemedim, yazmaya kaçtım. Yalnız yaşamak bu yüzden boğucu. Kendi kendime konuşmak garip. İnsanlarla olmaya, aileye, arkadaşa ve sevgilime alışkınım. Tek başıma olmayı bazen katlanılmaz buluyorum. Kendimi sevmekle bir ilgisi var mı zannetmiyorum, bana uygun bir konsept değil. İstanbulda tek başıma yaşama hayalimi metropolün göbeğinde gerçekleştirmişken ne kadar farklı bakıyorum şimdi, ilginç geldi.

Uzun zamandır gerçekten mutlu hissetmiyorum blog. Gülmek, neşeli olmak vs. bambaşka. Yazdan beri öyle süreçler atlatıp hiç dinlenmeden hayata devam ettim ve hala devam etmek zorundayım ki bazen gün içinde ne yediğimi, neyin hoşuma gittiğini ve neler yaşandığını unutuyorum. Hafızam istemiyor. Siliyor. Kontrolcü yapım böyle zamanlarda hat safhaya çıkıp hayatta kalma güdülerimi kendine getiriyor. Dur! Dağılamazsın! Çevrendeki herkesi ve her şeyi düzelt ki onlar da dağılmasın! Bu sefer bırakasım var ama yapamam. Sabah yapmam gereken her şeyi yerine getireceğim. Gözükmeyen bir üzüntüyle.

Yazarken her şey daha dramatik, gece söylenen her söz daha ağır ve sabah olduğunda işler basitleşecek. Fakat güneş doğunca dikkatimizi dağıtan tüm uyaranlar sustuğunda aslında neler olduğunu idrak ediyoruz. Etmişken yazayım kaybolmasın, okurum. Bunu istedim.

Sizlerden de duymak isterim.

Çav. 

3 yorum:

  1. İyi ki yazdın. Sahiden de geceleri kelimeler daha dramatik oluyor. Belki de içimizde kendimizden bile sakladığımız, hadi saklamasak da dur şimdi sırası değil diye gerilere attığımız yerlerden çıkıyorlar ansızın. Yine de sabah her şey daha basit görünüyor. Öyle olsa da olmasa da zaman akıyor ve geçiyor.
    Dilerim senin için de bu süreçler kolaylıkla geçer. Bir kez daha söyleyeceğim: İyi ki yazdın. Herkes böyle hissedebilir, bunu görmeye ihtiyacım vardı. Ben de benzer bir ruh halinin içinde gibi gibiyim. Bu yüzden.
    Hoşça kal.

    YanıtlaSil
  2. ya şu 'retro etkisi' denen şey mi bu ? hayır bende de var bu mutsuzluk hali de... sonuç olarak hiç bir şey olmasa bile bir şeyler olduğu kesin, selamlar...

    YanıtlaSil
  3. Arada bir oluyor böyle insana, ben gündüzü çok dikkat dağıtıcı buluyorum gecenin sessizliğinde sükünet ve sadece ben çok güzel oluyor.

    YanıtlaSil