31 Aralık 2019 Salı

Yılı Pozitif Kapatmak: 2020 Dilekleri ve Geçen Yılın Enleri 🎄


Youtuberların yılbaşı temalı videolarını izleyince içimden yazmak geldi.Son yazı çok depresif biliyorum ve umut duraklarında yılın o yazıyla kapanmasına izin veremem.Jingle bells ruhunu yaşatmaya devam edelim bakalım!

Geçen yıl,2019 benim için oldukça zordu.Üniversite sınavına hazırlandım ki bu süreç başlı başına yorucuydu.Yazın sonuçları bekledim ve sanki istediğim yerin gelmeyeceğini bilerek fazla rahatlamış da hissedemedim.Sonuçlar açıklandı büyük bir hayal kırıklığı yaşadım,bölüm hedefimdi ama üniversite gelmez diye yazdığım bir yerdeydi.Yepyeni bir şehre geldim sonrasında,yurt hayatıyla acı bir şekilde tanıştım ve kampüsü yaşamaya başladım.Her şey yeniydi ama bizi büyüten yenilerdendi.Hani yaşarken öldüren sonra dönüp bakıldığında güldüren cinsten.Yaşanan güzel şeylerin en büyüğü sanırım hukuk okumaya başlamak oldu.Beş yıl boyunca dillendirdiğim hedefe ulaşmış oldum bu yıl.Ceremesini de bir o kadar çektim yalnız.Bunun dışında yıl içindeki tatiller ve kısa süreli seyahatler geliyor aklıma...Mutlu anılar da yok değilmiş yani.

10'lu Yıllar bitiyor şaka maka.Resmen geçmişte ''gelecek'' olarak anılan o fütüristik tarihlere giriyoruz.00'lı olmamdan ötürü her 10 yıllık değişim benim hayatım için de bir hayli köklü oluyor.Onlu yaşlardan yirmilere gireceğim mesela.Geriye dönüp baktığımda kendi on yılım şu anki Anılı oluşturan her şeyi kapsıyor.Çocukluk,ergenlik ve şimdi devam eden süreç.İlkokuldan üniversiteye kadar uzanan,yaşarken bitmeyecekmiş gibi gelen kısacık bir zaman aslında.Çocukluğumu zaman zaman özlesem de ilkokul ve ortaokul dönemini asla özlemiyorum.Küçükken okulla aram insanlardan ötürü hiçbir zaman iyi olmadı.Okul ortamını lisede sevdim.İlk defa okula ait hissettim,hayatım boyunca yanımda olacağını bildiğim iki dost ve arkadaşlar edindim.Hiçbir zaman unutamayacağım (iyi/kötü) öğretmenlerim oldu.Çanakkaleyle tanıştım mesela şu 10 yılda.Altı yıldır burada yaşıyoruz,yedi olacak.Çanakkale beni büyüten şehir oldu.Mutluluklarım,üzüntülerim ve sevdiklerim hep burada.Her köşesinde bir anım var.Üniversite dolayısıyla ayrılmak hala düşününce üzüyor.Fakat hayatım boyunca en sevdiğim yer olarak kalacak.

Yirmilerden umutluyum demiştim daha önce.Evet,öyle.Daha umutluyum geçmiş yıllara nazaran.Belki değişen bir sayı ama böyle düşünmek istemiyorum.Düşünsenize bir yıl daha her şeye rağmen devam ettik,yapmamız gerekenleri yaptık,belki fazlasıyla üzüldük ve zorlandık ama yılın sonunu bir şekilde getirdik.Geçmiş yıla kilit vurmak da elimizde.Tüm kan ter gözyaşı orada kalabilir,eğer gerçekten bunu isteyip kilidi vuracak gücü bulabilirsek tabi.

Arkadaşlarımla konuştuğumda 2020'deki en büyük isteğime ''bir şeyleri gerçekten istemek ve onu gerçekleştirmek'' dedim.Gerçekten en büyük dileğim bu.Eskisi kadar hayal kurup hedefler belirlemek istiyorum.Küçük-büyük fark etmez.Son aylarda fazlasıyla kaybolmuş gibi hissediyordum ve yeni yıl bana bir ferahlık verecek.Nefes aldığımı hissetmek istiyorum.Üzerimdeki kara bulutlar öyle bir dağılsın ki bir daha küme küme olamasınlar.Öyle bir istekli olmaya,inanca ve belki de biraz şansa ihtiyacım var.İstediğim birçok şeye çabalayıp ulaştım fakat bunun yanında o ilahi desteği de istiyorum.Hayatın mucizeleriyle,benim lehime sunduklarıyla karşılaşmak istiyorum.Çevremde gerçekten güvenebileceğim ve beni anlayan insanlar olsun,olanlar kalmaya devam etsin istiyorum.Kendi kendimi üzmemeyi başarmak istiyorum.Daha öz güvenli ve cüretkar olmak istiyorum.Bu dileklerimin hepsini buraya yazarken aynı zamanda evrene enerjimi de gönderiyorum.''İstiyorum'' inanarak kullanılınca anlam kazanan bir kelime: İnanarak istiyorum.

Dünya ya da ülke için de dilediğim çok şey var ama o konulara girince iş negatifliğe doğru gideceğinden ben benimkilerle yetinmiş olayım.Sadece şunu söylemek istiyorum ki kötü insanlar kadar iyi insanlar da hep var.Kötülerin fazla yaygara yayıp ekranlarda olması iyilerin olmadığı anlamına gelmiyor.Her devrin bir sonu var,her kötülük karşısında bir iyilik var,her şey bir zıttıyla var olur çünkü.Kötüler de iyilerin her zaman onlara set koyacağını bu yüzden bal gibi bilir.Daha korkak bir şekilde yaşarlar,karmadan da kaçışları yok günün sonunda.

Bu akşamı ailecek oturup yemek ve abur cubur eşliğinde bir şeyler seyrederek geçireceğiz yani on kişiden yedisi gibi :)

Kendinize çook iyi bakın,bir yıl daha kalemime değer verip beni okuduğunuz için size teşekkür ederim!

Mutlu,huzurlu ve istediğiniz her şeyi yapabilmek için bol motivasyonlu yıllar!

2020,bana ve bu yazıyı okuyan herkese güzelliklerinle gel!

Siz de yeni yıldan isteklerinizi benimle paylaşabilirsiniz,şimdiden umarım her biri gerçekleşir <3

***

Bu yıl izlediğim 3 favori filmim:


La Meglio Gioventu

Pierrot le Fou

I Don't Feel at Home in This World Anymore

Bu yıl en çok dinlediğim 3 şarkı:



Crsytal Castles - Lovers Who Uncover


Cigarettes After Sex - Cry




Marina And The Diamonds - İmmortal


Bu yıl okuduğum en güzel kitap:

Ne yazık ki bu yıl sadece ama sadece 3 tane kitap okuyabildim.Bu kadar kargaşa arasında filmlere zaman bulurken kitaplara odaklanamadım.Daha önce başlamıştım ama yaşımdan ötürü sıkıcı bulup bırakmıştım.Suç ve Ceza'nın tam versiyonunu okudum en yeni.Rus yazarlara ve klasiklere ön yargılı davranmışım.Bu kitap bambaşka,iyi ki bölüme girdikten sonra okumuşum;olaylara bakışımın değişimini gözlemlemiş oldum.


O zaman bu yıl son kez,

ÇAV!












28 Aralık 2019 Cumartesi

Gece Karalaması: İçten Dökülenler


Birçok şeyin sadece olması gerektiği için olduğunu hissediyorum.Rutinler,planlar ve yapmam gerekenler.Bunların arasında hangisini gerçekten istediğimi soracak olsalar bilmiyorum.Hayatın sürekli farkında olan tarafında olmak istemezdim.Yaşamıyorum da tutunuyorum sanki.Bu çalkantıların ismini ilk kez koydum.Hayata tutunmak ve hayatı yaşamak arasında kimsenin dışarıdan fark edemeyeceği kadar ince bir çizgi fark var.Kim yaşıyor kim yaşıyormuş gibi gözüküp tutunuyor bilemeyiz.Ben tutunuyorum genellikle.Hayatı yaşamak böyle bir şey olamaz çünkü.Anda kalabilmek lazım bunu yapabilmek için.Geçmişin sıkıntısını güne taşımak ve gün içinde gelecek için endişelenip durmak size hayatı yaşatamaz,günde tutunabilecek kadar enerjinizle geçirirsiniz zamanı.Bu hep böyle hissettirdiği için diğer türlüsünün nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.Tutuna tutuna nereye kadar götürülebilir her şey onu da hiç bilmiyorum.Fakat bu sanırım bütün konsepti algılayış biçimimizle alakalı.Başta dediğim farkındalık tarafına geçince bir daha çıkamıyorsunuz.Yaşadığınız duyguların farkındalığına bir kere ulaşınca onları tekrar tekrar keşfetmeye çalışma gibi kendiliğinden gelişen bir refleksin içinden çıkamıyorsunuz.Bu yazıyı bile sorguluyorum şu an,halbuki şu an ders çalışıyor olmam lazımdı ama aynı zamanda aklımda başka bir mesele de dönüp duruyor.Her şeyi değiştirmek için önce kendimizin değişmesi lazım.İnsanın kendini değiştirmesi de öyle kolay bir şey değil.Rutinler,planlar ve yapılması gerekenler isterseniz her saat bile değişir.Fakat bunları değiştirmenin sizin değişmenizdeki payı bizim evrende kapladığımız yer kadar küçük,anlamsız.Denemek gerekir tabii yine de.Bir şeylere umut bağlamadan hayata tutunamazsınız da çünkü.Aksini yaşamdan en nefret eden insan bile kolay kolay isteyemez.Ortada bir sorun yok.Her şey normal,her şey insani ve dolayısıyla her şey olağan.Atlattığımızı sandığımız şeylerin defalarca gelip vurması da bir o kadar gerçekçi.Engellerin üstünden atlıyor oluşumuz onların tekrar karşımıza çıkmayacağının garantisi değildir.Hele kendi yarattığınız engellerin tekrar tekrar türemesi kaçınılmaz.Kendimizden kaçamayacağımız kadar kaçınılmaz.Dönüp baktığımda 10'lu senelerdeki kendime üzülerek bakıyorum.Onun hissettiği her şey için üzgünüm.Sarılmak isterdim kendisine.Böyle şeyler dediğimde kendime de haksızlık etmiş hissediyorum aynı zamanda.Fakat hisler birçok zaman bizi aldatsa da hepsinin altında gerçeklikler yatar.İnsan hislerini bildiği gibi gerçeğini de kabullenebilmeli.20'ler Bende adını koyamadığım bir şekilde umut vaad ediyor.Bu 10'lardan kurtuluşun sevinci mi yoksa gelecek güzelliklerin habercisi mi ancak yaşarak öğrenebiliriz.Şu anda böyle hissederken karalamak istedim bir şeyler.Çünkü bazen gerçekten ne hissettiğimizi açıp okumak isteriz.Sabah unutup pişman olacağımız şeyler söylesek bile başka bir gecede gelir vurur o hisler,yazdırır bize bu cümleleri.

çav.

x
o

22 Aralık 2019 Pazar

Kaotik Kasımdan Sonra,Yeni Yıl ve Birtakım Meseleler


En son gerçekten daha iyi hissettiğimde yazmak istiyorum,deyip bırakmışım.Yılbaşı için iki haftalığına eve geldim,aradan bir ay geçmiş;kasımın kaosundan sonra aralık güzel geldi,şimdi yazmaya hazır hissediyorum.

Son üç haftadır üni. hayatında da bende de işler yoluna girdi.Yurt ortamı eskisi kadar zorlamıyor,birçok şeye alıştım.Uyku düzenim keza bir tık düzelmişti.Kilo vermeye devam ettim ama yememekten değildir diye düşünüyorum.Bir dersin uzunca bir ödevi var,onun koşuşturmacasına girdik.İki gün mahkemeye gittik ve yarım gün boyunca davaları izledik.Adliyeler beklediğim gibi değildi.Daha sessiz sakin bekliyordum nedensizce ama hiç öyle değil.Hastane gibi ortam.Avukatlar sıra bekliyor bizimle beraber falan...hakimler ve savcılar farklı bir dünya.Hani insanlar ama insanüstü gibi bir konuma geliyorlar o cübbeyle.Hiç benlik bir durum olmadığını bir kez daha anladım.Bazıları özellikle egolu,hele avukatlara karşı yer yer kabalar.Avukatlar ise beklediğim gibi.Çeşit çeşit insan var.İstediğim gibi.Herkes kendisi gibi yapıyor mesleğini,bir zorunlulukları yok;çünkü herkes haklarının farkında.

Yine  aynı ödev için bir avukatla röportaj yaptık.Çok samimi ve yardımsever biriydi.İki de dosya inceledik.Biri ceza biriyse hukuk dosyası.Ceza dosyasını incelemek çok eğlenceliydi.Bir davanın tüm adımlarını görmüş olduk.Gerilim filminden farksızdı.Hukuk dosyası ise bir iş hukuku konusu ile alakalıydı.Çok sıkıcı.Alacak-verecek meseleleri hep sıkıcı olmuştur zaten.Öyle işte,ödev daha bitmedi yalnız,izlenecek-yazılacak başka şeyler de var;dönmeden bitirmem lazım bu bir şart.

''Kutsal Motor'' adlı youtube kanalının 1. Yıla özel etkinliği için Taksime,Beyoğlu Sinemasına gittim.Anadolu Yakasından ta oraya kadar gitmek benim için bir hayli gerici oldu.Marmaraydan indikten sonra bir başıma fazlasıyla gerildim.Avrupa Yakası bambaşka bir dünya,çok kalabalık ve bana tehlikedeymişim gibi hissettiriyor ki çevreme bir göz atmamla öyle olduğunu da kavradım.Güç bela ulaşabildim.Etkinlik beklediğimden sıkıcıydı fakat yine de pişman olmadım.Birçok şeye tecrübe olarak bakıyorum artık.Oraya tek başıma gidebilmem Çanakkale'de bile yanlış yerde iner miyim korkusu olan benim için bir başarıydı.Tek başıma farklı ortamlara girme olayına da üni. sayesinde zaten alışmıştım,zorlamadı ama yanımda bir arkadaşım falan olsa daha fazla keyif alırdım buna da eminim.

Şu sıra kafam sınavların endişesiyle meşgul valla.Eve geldiğim için çok mutluyum fakat bir yandan da çalışman lazım vicdan azabı peşimde.Medeni ilk hafta olduğu için önce onu bitireceğim.Sonra da onun pratiklerini baştan çözmem lazım.Bir yanım hepsini yapabileceğimi söylerken diğeri ise ''eyvah'' diyor.Elimden geleni yapacağım bakalım.Bu hafta girmediğim derslerin notlarını arkadaşlardan alabilirsem de efsane olacak.Üni'nin böyle bir olayı da var malum.Almanca da çalışmam lazım bak.Son iki dersini kaçırmış bir vaziyette olacağım ama güveniyorum kendime.Dil sonuçta,benim işim (?)

Hayatın konuşturmak zorunda bıraktığı sıkıcı konular bu kadardı.

Daha eğlenceli bir şeylerden bahsedeceğimi sanıyorsan da yanılıyorsun.

Yılbaşı ağacını yeni aldığımız süslerle birlikte süsledik.Salonun görünen bir köşesine alıp altına yeşil minderi koydum.Birkaç tane de ayıcık yerleştirdik,bu sefer çok daha xmas'lık görünüyor.Bir tek yıldızımız eksik.Hiçbir yerde kalmamış.Bu kadar fazla ağaç süsleyen kişinin olduğunu bilmiyordum.Süslesin herkes küçük büyük,sokakları da süsleyelim hatta...maksat küçük şeylerden zevk alabilen bir halk olmak,varsın her şey gelenek görenek bilmem ne olmasın.İnsanı mutlu eden aynı zamanda etik olabilen her şey değerlidir.Estetik anlayış da bunun en başına dahil.

2020 İçin belki ayrı bir yazı yazarım ama kendimden emin olamıyorum inanın.Bir hafta sonra bir buhrana girersem o yazı kalır.Burada bahsedeyim biraz biraz,geçen yıldan falan;biliyorsunuz konsepti.

2019 Benim için yıkıcı bir yıldı.Tek kelimeyle yıkıcı.Acı verici,hayal kırıcı,üzüntülü,zorlayıcı...liste uzar gider.Bir kere yepyeni bir şehirde yeni bir hayata başladım zaten.Başlangıçta beni hayattan soğutan bir detay olsa da er ya da geç bu durumu da düzeltmeyi başardım.En azından şu anda.Onun dışında zaten yarısı sınava hazırlanmakla geçen,yazın da sınav sonuçlarını beklemekle tükettiğim bir seneydi.Güzel şeyler olmadı mı? Hayır...Diyormuşum.Oldu tabi de hani böyle mutluluktan ağlatan anlar yaşamadım da.Böyle bir beklentim de yoktu.Ruhsuz birine dönüşüyorum,ağğğ...

2020 Güzel geçecek sanki.İçimde bir nebze kalan bir umut böyle diyor.Hani o yıl bu yıl.Sadece bir rakam mı değişiyor? Öyle.Bana ne,o yıl bu yıl olacak işte.Bir yıl boyunca bunca şeyi kaldırıp bir şekilde devam edebildiğimize göre yeni bir başlangıçta daha neleri neleri başarabiliriz.Lütfen hayal kırıklığı olmasın.Bir şey için her heveslendiğimde kursağımda kaldı,bunu biliyorum bu yüzden artık acı da duymuyorum ama bu sefer olmasın lütfen ya.

Yeni yıl için Kadıköy'den bir defter almıştım,planner yapacağım.Daha düzenli bir şekilde ders çalışmak ve akademik okumalar yapmak istiyorum ki zaten yılın ilk zamanı vize haftası :)::)::) Sert ve hızlı bir başlangıç olacak anlayacağınız.

Bir de beni mutlu edecek çeşitli konularda hadiseler yaşansa falan yeter.Başka bir şey beklemiyorum yeni yıldan.Düzen ve mutluluk,böyle.Spesifik beklentiler sıralamaya üşeniyorum.Her istediğimiz olmuyor hayatta blog.Hatta çok isteyince olması da çok gecikiyor.Ben genel konuşup bana gelenle mutlu olmaya çalışmak istiyorum.Düzen ve mutluluk...yeterli :'

Karışık bir yazı oldu,edebi zevkinizden özür dilerim :(

Kendinize iyi davranın,aman benim gibi çalkantılı bir ruh halindeyseniz dalgalara kapılıp gitmeyin tutunun bir dala...var gücünüzle çırpınıp karaya çıkmayı bilin.

çav.

***

P.S Geçtiğimiz hafta Anna Karina hayatını kaybetti.Güncel hayatını takip edip büyük bir fanlığım olmasa da cidden üzüldüm ve aklıma gelince de üzülüyorum.Kendisi sinemaya olan aşkımı özellikle ''Pierrot le Fou'' ile büyüten kişi oldu.Onu da anmak istedim :')