18 Haziran 2019 Salı

Uzun Zaman Sonra // Üniversite Sınavı,Hisler ve Planlar ☕


Aylar sonra yazı yazmaya başlayacaktım ki kahvem döküldü,her şeye rağmen modumu bozmayıp bloğun başına geçtim.Bu yazı yazılacak!

Üniversite sınavı bitti.Merak edenleriniz olduğunu da biliyorum.Şöyle söyleyeyim kontrol ettiğim kadarıyla istediğim ya da istediğimden bir tık kötü sıralamalarda olabilirim.Birinci basamaktaki matematik sorularını çok kısıtlı hatırladığımdan hiçbir şeyden emin olamıyorum.Net sayılarımı başlarda söylesem de artık söylemek de istemiyorum.Aklımda sürekli ''Ya daha kötüyse'' sorusu dolanıp duruyor.En iyisi susup sonuçların açıklanmasını beklemek.

Sınavı değerlendirmem gerekirse geçen seneye göre kesinlikle ama kesinlikle daha zordu.İnanır mısınız birinci basamakta özellikle yıl içinde öğrendiğim hiçbir bilgiyi kullanmadım.Sosyal ve Türkçede hali hazırda olan genel kültürümden,okuma becerimden yararlandım.Matematikde ise yıl içinde fazla sınav olmanın avantajından.Onun dışında ''aa şunu şurda öğretmişlerdi'' asla olmadım.Sınav sistemini elli kere değiştirirken müfredatlara ve işlenişlere de el atsalardı keşke.İkinci basamağım kendi alanım olduğundan çok daha iyiydi.Beklediğim gibi de geldiğini söyleyebilirim.Sürekli söylediğim gibi şu an için Allah utandırmasın.Umarım her şey beklediğim gibi olur.

Sınav süreci hakkında içimde olan bir sürü şey var.Bekledikçe unutacağımdan hemen dökülmek istiyorum.Her şeyden önce evet anlatıldığı kadar zor.Zamanınız okulda,dershanede geçiyor.Eve geliyorsunuz hala ders çalışmak zorundasınız,kendinize ayırdığınız zaman o kadar kısıtlı ki son zamanlarda o kadar çirkin ve bakımsız hissediyordum ki aynaya bakmaya çekiniyordum.İlk bunları dinlediğimde abartıyolar gibi gelse de cidden yaşanıyormuş.

Yıl içinde sadece ders çalışmak değil diğer kalan hayat telaşı da ekstra bir yoruyor.Her şey gözünüze batıyor.Küçük laflar canınızı daha çok acıtabiliyor,daha kırılgan ya da asabi olabiliyorsunuz.Ben her zaman biraz sinirli ve çabuk üzülen biri olduğumdan pek bir şey değişmedi.Ama bu yıl kendi içimde uğraştığım şeyler olduğundan çevreme eskisine göre daha az odaklandım.''İçi ölü'' derler ya biraz öyleydim.Hala öyleyim.Kahve mi döküldü hmm,telaş yok,şaşırmadım,robot gibi kalk temizle;bilerek dökmüşçesine...basit bir örnek.

Yıl boyu hissettiğim iğrenç duygulara,okulda-dershanede harcadığım sıkıcı saatlere değecek bir sonuç gelsin istiyorum.Bunu hak ettiğimi biliyorum bu yüzden kalpten bir şekilde diliyorum,istiyorum.

İstemekten bahsedince aklıma ''istek yasası'' olayı geldi.Mayısın sonuna doğru öğrendim sanırım.Çoğu kişi gibi ''The Secret'' belgeseli sayesinde.İşin özü biraz daha çetrefilli olsa da kısaca evrenden neyi isterseniz olduğuna dair bir inanış gibi bir şey.Biz istemediğimiz şeyleri hep düşündüğümüz için yaşıyormuşuz aslında.Benim gibi en ufak aksilikte karalar bağlayabilecek biri için inanılması güçtü ama denemek istedim.Kalbimden sürekli bir şeyler geçirdim,dillendirdim ve daha fazla dua etmeye başladım.O dönemlerde yeni öğrenmenin etkisiyle işler gerçekten güzel olmaya başladı.Sınavlardan önce özellikle uyguluyordum ve netlerim yükseldi,sınavlarda daha sakin oldum.Aslında ortada bir büyü falan yok,şaşılacak bir şey de.Sınava girerken ''olmayacak mı'' yerine ''olacak'' deyince beyin oldurmaya odaklanır haliyle.Tabii buna kalp gerçekten inanır ve isterse.

Şu an uyguluyor muyum diye bir sorun? Pek değil.Çünkü henüz ne istediğimi bile bilmiyorum.Sanırım huzurlu bir şekilde mutlu olmak ve birkaç sıkıcı insan hedefi dışında istediğim bir şey yok.Önceleri hayal kurmaktan gece uyuyamayan biri için sert bir dönüş gibi gözüküyor.Büyümektir belki adı belki de hayallerin kırılmışlığı.İki türlü de biraz dramatik geliyor kulağa.

Eski Anıl ne yapardı buna alışmaya çalışıyorum şimdilerde.Kitap okumaya hala mesafeliyim,özledim hem de deli gibi ama okurken paragraf okuyormuşum gibi geliyor odaklanamıyorum.Filmlere de odaklanamıyorum.Yeni film seçemiyorum.Sanırım birkaç hafta gerçekten hiçbir şey yapmamaya ihtiyacım var.Eat Pray Love'da ne diyordu İtalyan adam ''dolce far fiente'' (hiçbir şey yapmamamın mutluluğu) tam olarak biraz bu Akdeniz modundayım.Güneş kremi kokup,şort-terlik dolaşmak istiyorum.

Cuma okulun balosu var.Heyecanlıyım,yıl boyu bir tek balo için heyecanlandım zaten.Mezuniyet de kısa öz ve güzeldi.Şaka maka mezun oldum liseden.Hazırlıkla birlikte tam 5 yıl okudum.Vay be.Çekilir çile değildi,özellikle son iki yıl.Ama öldürmeyen şey güçlendirirmiş ya o hesap.Güçlendim mi? Tartışılır.Sabretmeyi öğrendim sanırım.Evet ben,ilk kez bu cümleyi kurdum.Tekrar söyleyeyim bakayım: Sabretmeyi öğrendim.Erken mi konuştum dersiniz?

Cumartesi de İzmire gitmeyi planlıyorum.Sonunda.Yıl boyu İzmir İzmir deyip durdum.Gerçekten özlediğim bir şehir.Her şeyiyle beni oraya ait hissettiriyor.Sırada üniversite okumak olsun,tam olsun.

Günler şimdilik bomboş.Miss gibi boş.Kardeşime İngilizce öğretmeye başladım.Geç kalkıp keyfime göre yemek yiyorum.Basit insani zevkler uzak kalınca nimet oluyor.İzmir dönüşü spora gitmek şart.Basit bir yürüyüşten sonra bile popom ağrıyor hamlamaktan.Fitness yapmak istiyorum.Yüzmeye gitmeyi de sevsem de hayatımda farklı bir pencereye ihtiyacım var.Standartlarımı ve normal akışımı değiştirmek istiyorum.Değişim istiyorum.Ben olarak kalabildiğim ve beni iyileştirebilecek bir değişim.Bakın ''istiyorum''.
Kısa bir süre sonra görüşmek üzere o zaman :) 

Çav. 

(Bunu demeyi bile özlemişim)

(yıkılmadım ayaktayım dırırımmm)