28 Ekim 2016 Cuma

Siddhartha,Benliğe Yolculuk - Kitap




Garipliklerle geçen bir hafta içinde ''sağlam'' olarak nitelendirdiğim kitaplardan birini okudum.

Yine annemin kitaplıktan.Daha önce neden gözüme çarpmamış bilmiyorum.Çok da ünlüymüş halbuki.Adının Hindistan-Buddha vs. ile alakalı olduğunu hissedince okumaya karar verdim.

Kitabın konusu ünlü bir Hint destanından alınma.Siddhartha adlı bir gencin gerçek mutluluğa-hazza ulaşma ve kendini bulma yolundaki maceralarını,öğrendiği şeyleri gayet basit bir dilde öykü şeklinde anlatıyor.

Konu böylesine derin olunca sayfa aralarında uçsuz bucaksız düşüncelere dalmamak elde değil.Bana göre benliğimizi keşfetmek istiyorsak gitmemiz gereken bir yer yok hatta tam tersine durmamız gereken,kendi ruhumuzun sesini işitebildiğimiz bir yer var; Zihin.Onu dinlemek,istediklerini başarabilmek,yaşamı şekillendirmek.İşte gerçek mutluluğa ulaşmak,benlikle tanışmak benim için bu demek.Ruhun istediği gibi,özgürce yaşayabilmek.Başka bir deyişle içsel huzura kavuşmak...


Psikolojilerin yavaş yavaş anormalleştiği bu absürd yıllarda kendinize bu kitapla verimli zamanlar ayırıp,bir şeyler hakkında ciddi ciddi düşünmeye başlayabilirsiniz.

sevgiler.







21 Ekim 2016 Cuma

İnternette Yabancı Arkadaş Edinme Yolları - Tavsiyelerim


Bir dili konuşabilecek düzeyde öğrendikten sonra bana göre yapılabilecek en güzel şey o milletten biriyle güzel bir arkadaşlık kurup pratik yapmakla beraber dostluğun farklı bir boyutunu tatmak.

Lisede hazırlığı bitirdikten sonraki yaz bu arayışın içine girdim.Araştırdım,denemeler yaptım ve sonunda bu penpal ya da net-friend denilen şeyin nasıl edinilebileceğini,kalıcı olmasını sağlanacağı hakkında fikirler edindim.

Öncelikle yabancılarla kolay iletişim kurabileceğiniz sitelerden bahsedeyim;

1.Tumblr:

Benim şuanki internet arkadaşım,daha doğrusu gerçek dostumla tanıştığım yer burası.Daha önce de birkaç internet arkadaşımla burada tanışmıştım.Fakat sadece şuanki uzun süreli oldu.

Tumblr'ı eminim ucundan kıyısından artık bilmeyen yoktur.Farklı farklı kültürlerin fotoğraf paylaşımlarıyla birbirini keşfettiği mükemmel bir nimet burası.En başta studyblr ve İngilizce olarak kullanmaya başlamamın büyük katkısı oldu.

Size tavsiyem bu sosyal medyayı İngilizce kullanın.Bu demek değildir ki Türk tumblr hesapları işlevsiz,sıkıcı.Tam tersine çok sevdiğim bloglar var onları da takip ediyorum fakat odaklanmamız gereken şey dili geliştirmek,farklı milletlerden arkadaş edinmekse dünya dili olan İngilizceyi konuşmak şart.

Tumblr'da daha önce sadece bir yabancıya mesaj attım o da teşekkür içindi.Onun dışında benden çok daha özgüvenli olan insanlardan mesaj aldım :') Fakat benim gibi olmayın! Bir bloğu beğendiyseniz,fikirlerinizin uyuştuğunu gördüyseniz minicik bir İngilizce cümleyle ona iltifatta bulunun.Irkını vs. umursamayın,ön yargıları bu işte bir kenara kaldırın.İnsanlık konuşsun :)

2.InterPals:

tık 

Burası da bir dönem kullandığım mecralardan biri.Açıkçası internet arkadaşı edinme siteleri arasında en güvenli ve düzgün olanlarından birisi.Kendi profilinizi oluşturup istediğiniz milletten binlerce kişiyle tanışma fırsatı edinebilirsiniz.

Fakat benden demesi buradaki insanların burnu biraz havada.Yani ''hi'' deyip sonsuza kadar cevap alamayacağınız bir sürü insan olabilir,aman umursamayın :'D

...

(Diğer siteleri kullanmadığım için haklarında bir fikir sahibi olmadan önermek istemiyorum.Çünkü böyle ortamlarda moral bozucu,sapık insan vs. de çok olabiliyor.)

Şimdi de biraz arkadaşlığı geliştirme süreci hakkında tavsiye vereyim ki en terleticisi...

-Öncelikle konuştuğunuz ortak dilde yazarken kasmayın kendinizi.Özellikle bu İngilizceyse hiç hiç kasmayın!

-Tureng gibi başarılı kelime çevirileri yapan sitelerden yararlanın.

-Anlatmak istediğini Türkçe değil ortak konuşulan dilde düşünün.Bu başarması zor ama başardıktan sonra da delicesine eğlenceli bir şey.

-Konuştuğunuz kişiyi sadece dil öğrenme aracı görmeyin bir müddet sonra.Çünkü zaten öyle görerek başlamışsanız bir süre sonra iletişim kopar.Yaşadım bizzat!

-En güzel konuşma başlangıçları genelde ülkeler üzerinden olur.Türkiye hakkındaki görüşlerini,kendi ülkesini sevip sevmediğini vs. sorun.Konu buradan uzayıp gider.

-Sizi takmıyormuş gibi konuşanlar çıkabilir.İletişimizi direkt koparın.İnternette edinebileceğiniz o kadar tatlı arkadaşlar varken birinin nazını çekmek zorunda değilsiniz.

-Kendinizden,ülkenizden bahsederken dürüst olun.

-Mükemmel bir şekilde konuşmanız bu işi eğlenceli değil görev gibi yapar.Eğer gerçekten yazdıklarınızdan memnun değilsiniz konuştuğunuz kişiye dediklerimi anlayabiliyor musun yoksa daha iyi yazmam gerek mi? .. dilim biraz zayıf kusura bakma :/ gibi şeyler söyleyin.Eminim anlayışlı biriyse gülüp geçecek ve hayır saçmalama her şey yolunda tarzı şeyler diyecektir.

Farklı kültürlerden,dinlerden,dillerden insanlarla tanışmak gerçekten büyüleyici.Koskoca bir dünyada yaşıyoruz ve sadece kendi ülkemizde yaşayıp ölmek için yaratılmadık.Değil mi?

Yabancı kültürleri keşfetmek gibi bir hobiniz varsa bir arkadaş edinerek bu eğlenceli,tatmin edici mektup-internet arkadaşlığı olayına başlayın!


***

Bugün Polonyada'ki arkadaşım Hanna'dan bir mektup geldi.Hayallerimden biri artık gerçek!







16 Ekim 2016 Pazar

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim 🌹 - Kitap


 Bir pazar öğlenine ''tünaydın''  ✨

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim :


Kitabın konusu: dibine kadar psikoloji

Yine annemin kitaplığından.Annem tam senlik diyerek önermişti, kitabın başlığı da ilgimi çektiği için okumak istedim.Aslında bende şöyle bir şey var mesela çok güzel bir kitabı bitirdikten hemen sonra yeni kitaba başlayamam.1984'den sonra ne güzel olabilirdi diye düşünürken bu kaymak üstüne bal gibi bir şey oldu :'D

Debborah adlı bir kızın tımarhaneye yatırılması,ailesinin durumunu ve bence en ilgi çekici kısmı şizofreni olan bu kızın sahip olduğu öteki Yr adlı dünyayı bire bir yaşatarak anlatıyor.Akıl sorunlu denilen insanların dünyayı nasıl gördüğünü hep merak ederdim ve evet bu kitap bir nebze olsun tattırıyor.

Biraz monoton, fazlasıyla da gerçekçi.Galiba ben realist kitapları seviyorum.Yani yazar bana gereksiz pozitiflik yüklesin,konuyu beğenmem için absürdleştirsin istemiyorum.Bu dünyayı anlatsın,bana bu dünyanın gerçek duygularını tattırsın istiyorum.Bu kitap da işte tam o kıvamda.

Ve şuna inanıyorum ki hepimiz birer potansiyel ''deliyiz'' yani bu kitapta eminim bir şeyler bulacaksınız!

kitabın başlığında bir şarkı da varmış! : 



İnanmıyoruuum filmi de varmış çok eski bir yapım ama izleyeceğim!! :




(Normalde 2 tane de anime önerim vardı fakat çok zıt olabilecek konseptler olduğu için hoş durmayacağını düşündüm.Başka bir yazıda son zamanlarda izlediğim animeler gelecek!)











15 Ekim 2016 Cumartesi

Yorucu Bir Hafta Sonrası 2. ☕


 Bir hafta boyunca yazmamışım!

Bu hafta gerçekten hem fiziksel hem mental olarak yorucuydu.Okul kursları başladı.Matematik ve Fiziğe eksiksiz Coğrafyaya da arada katılmaya çalışıyorum.Aslında yine sadece onlar olsa yorulmam da üstüne bir de haftanın iki günü Japonca eklenince eve geç gidiyor olmam kafamı allak bullak ediyor.

Fakat yine de adına mutlu olduğum şeyler var.Galiba A2 bitince B1'e devam edebilirim.Kesin değil ama çok istiyorum.Bir yandan da istemiyorum çünkü zaten okul yeterince yoruyor beni.Fakat şunu da düşünüyorum zaten seneye lise 3 olunca şuanki kadar boş zamanım olamayacak şimdiden değerlendirmeliyim.Hangisini tercih ederim henüz belli değil ama umut var en azından :x

Sonunda bir hayalim gerçek oluyor.Bahsetmiştim ya Polonyada'daki arkadaşımdan.İşte o bana mektup gönderdi,henüz elime ulaşmadı ama dört gözle bekliyorum.Kilometrelerce uzaklıktan,farklı kültürde dinde bir insandan duygularını yazdığı bir kağıt almak sizce de büyüleyici değil mi? Elime ulaştığı an tam olarak hayallerim gerçek oldu diyebileceğim.

Önceki yazıdan sonra sorunlar vs. hakkında değişen bir şey yok hatta bazı şeylere daha bile kırıldım lakin üstelemek istemiyorum.Bence insanlara bizi kırma hakkını kendi ellerimizle veriyoruz.''Hiç hayal kırıklığına uğramadım,çünkü kimse için hayal kurmadım.'' diye damar bir söz var.Doğru mu dersiniz..bence doğru.Uygulamaya çalışacağım!!

Bir kompozisyon yarışması için yazı yazdım.Konu milli egemenlikti.Edebiyatçımız beğendi.Kendisi gerçekten mükemmel bir öğretmen böyle tam hayallerdeki edebiyat öğretmeni gibisinden.O kadın sanki dünyadaki her şeyi biliyormuş gibi hissediyorum.Konuşması,kendini ifade edişi muazzam.Aynı şekilde bu sene böyle bir hocaya daha sahip oldum o da felsefeci aynı zamanda sınıf öğretmenimiz.İkisinin de zihniyeti tam benlik.İyi anlaşıyoruz.

Kompozisyonumu beğenmedim ama ben açıkçası.Daha doğrusu konuların çok klasik ve daraltıcı oluşu bana öğk dedirtiyor.Aynı şeyleri ilkokulda da ortaokulda da yazdım; yetmez mi?! Yine de yazı yazıdır dedim katılmak istedim yarışmaya.

Bir de kütüphane başkanı seçildim.Aslında başka bir arkadaşımdı ama sonrasında ben oldum.Edebiyatçımız baya önemsiyor bu yıl kütüphane işlerini,çok görevimin olacağını falan söyledi.Ben de içimden ''Bu koşuşturmanın içinde tam da eksik olan şey :) '' diye geçirdim.Ama mutluyum.Sorumluluk alabilecek bir yapıya sahip olduğumu düşünüyorum her ne kadar aşırı öz güvenli olmasam da.

Bu hafta her gece uyumadan önce youtube videoları izledim.Daha doğrusu Bilgen Tolis'in günlük vloglarını ve diğer abone olduğum kişileri.Kesinlikle bir bakın derim; sohbetine bayılıyorum bu kadının ^-^

Minik bir şey başardım! Yıllar yıllar yıllar sonra tumblr sayfamı yeniledim,bakmak isterseniz: tık

Bir minik başarı daha; her şeyin arasında okuduğum kitap olan ''Sana Gül Bahçesi Vadetmedim'' i bitirdim.Hakkında Bir Anime Bir Kitap adlı yazıda bahsedeceğim!

Bir şeyi daha başarmak adına çalışıyoruz ama bu büyük,okulla ilgili,onu da gerçekleşirse paylaşacağım!

Yorucu bir hafta sonrası günün ikinci kahvesini alıyorum o zaman ben (Kendime ödül verme anlayışım 2 bardak kahve)

:')

Çav!


Bu hafta Instagram'da ben: TIK













7 Ekim 2016 Cuma

Kendi Portremde Yaşamak - Günlük Kıvamında


 Bu başlığı bulurken düşündüm biraz.İçinde bulunduğum duyguları doğru ifade etmek istedim.Yalnız hissediyorum desem yanlış,yalnızım;çevremde kimse yok desem hepten yanlış olurdu.Ben de şöyle ifade ettim;

Bir portrem çizilseydi,etrafına beni yansıtan şeyler resmedilseydi ve ruhum içine hapsedilseydi bir nevi bedenim oluşmuş olur,benliğim kendine gelirdi.İnsanlar dışarıdan baktıklarında tek bir ruh halimi görürdü.Benim portrem de gülümseyerek çizilmiş.İçinde ağlıyorum,oynuyorum,bir şeyler için çalışıyorum ama tam olarak gören,görebilecek kimseler yok.

Kısmen bu herkes için böyle değil mi?

Bu hafta ölümüne yorucuydu.Okul kursları,dersler,Japonca kursu derken akşam eve gelme kavramımı resmen geceye sarkıttım.Bıktım usandım gibi kelimeler için çok erken,alışmam lazım yeni rutinime.Yanlız beni tam anlamıyla yoran şey bu derslere kafa yorma eylemi değildi.Ona alışkınım.

Hani bir ara bahsetmiştim,derine inmemiştim,yinelemek istemiyorum özel şeyler olduğu için ama bazı şeyler var ki karmakarışıktır,çözümü size bağlı değildir,izlersiniz sonucunu,endişeyle beklersiniz.İşte tam olarak onun içindeyim,diplerindeyim.

Gidip geliyor gidip geliyor çözümler,ama asla bir sonuca varmıyor.

Yeni bir internet arkadaşı edindim bu yorucu haftada,hatta iki tane ama biriyle arada sırada yazışıyoruz.Son edindiğim arkadaşım Polonya'dan.Polonyayı ve insanlarını çok severim bu arada.Garip bir şekilde çok rahatım onunla konuşurken,İngilizce seviyemi düşünmüyorum.O da aynı şekilde.Hatta bana en yakın erkek arkadaşı olduğu söylüyor,sağ olsun.

Pozitif olmayı denediğim ama tutunacak hiçbir şey,hiçbir kimse bulamadığım bir haftaydı.Sorun mu oldu bu? Kısmen - Üzdü mü? Evet.

Sanırım şimdilik çözüm için bir şeyi yapmaya daha çok ihtiyacım var; kendi portremde kendim gibi yaşamaya.





                                         







1 Ekim 2016 Cumartesi

Annemle Bir Gün,Sonbahar Alışverişi - Günlük Kıvamında


 Sonunda annem eve döndü! Bir haftadan biraz fazla bir süredir memleketteydi,bir ana kuzusu olarak tabiki deli gibi özledim falan filan :')

Annem gelmişken alışverişe gidelim dedik.Geçen dolabımı düzenlerken fark ettim ki ihtiyacımdan fazla tişört olmasına rağmen böyle mevsim geçişine uygun çok bir şeyim yoktu.Hem de bir kahve içeriz diye düşündük,pek de iyi oldu.


Yedikten sonra ''Bu kaç kalori acaba ya?'' diye düşündüğüm ağız sulandırıcı Sufle :(

Kahve falları gönderildi!^^


Bilmem biliyor musunuz ama benim en sevdiğim giyim markası kesinlikle Defacto.H&M'i de sevmeme rağmen nedense asla bir şey bulamıyorum.Ya saçma sapan uzunlar ya da herkesin üstünde belediye dağıtmış gibi var.Defacto gibi sürekli yenilenen yerleri daha çok seviyorum.Sonuçta bir kazağı tek sezon giydikten sonra bir yere kaldırıp yüzüne bile bakmadığımız oluyor.

Hadi biraz fashion blogger'cılığı yapıp aldıklarımı yazayım:

Çoraplaaar ♥ : 9.99tl

Gömlek (Favorim) : 44.99tl

Siyah Kazak : 39.99tl

Sweat Shir (Yeşil) : 24.99tl

Sweat Shir (Krem) : 39.99tl

Body (Kırmızılı) : 29.99tl

Hepsinin renklerinin sonbaharı çağrıştırması için çok uğraştımmm!


279.89tl

Aslında bota ihtiyacım yoktu ama şöyle düşündüm şimdi normal bir spor ayakkabı alsam çok giyecek bir mevsim yok ve çok da spor spor şeyleri seven biri değilim.Bu yüzden hakkımı güzel bir bottan yana kullandım.Ben çok sevdim,rengini,duruşunu sizce? 


Üstü kapalı olan AVM'ye bu şekilde tavana iple şemsiyeler asılmıştı.İlk gördüğümde gözüme klasik gelse de annemi mağazanın önünde beklerken gözüme bir hoş geldi,fotoğrafladım.

Instagram hesabım: tık


xoxox Mutlu haftasonları xoxox