Bugün hava kışın habercisi gibi kapalı ve soğuk.Hasta olduğum için okula gidemedim bu yüzden biraz da şanslı hissediyorum.Evde öylece oturup hiçbir şey yapmamak için geçerli bir sebebim var.
Yazmaya zaman bulamadım ve bu beni sinir ediyor.Blog yazmaya aşırı hevesli olduğum günlerde mutlaka bir iş çıkıyor ya da üşeniyorum.Daha çok üşeniyorum çünkü gün boyu okul,dershane ve evde ders çalışmak derken ekstra bir şey yapmaya zamanım olsa da enerjim olmuyor.Bütün yılın daha da yoğunlaşarak böyle geçecek olmasına alışmaya başladım.Meşguliyet bir anlamda iyidir de diyorum,aptalca kuruntulara ve yersiz endişelere izin vermez.Umarım vermeyecek.
Ihlamur içiyorum ve sonbahar playlist'i dinliyorum.Youtube'daki bir iki saatlik klasik müzik çalma listelerine takmış durumdayım.Özellikle ders çalışırken öyle iyi geliyor ki...Favorim bu aralar Mozart ama genele vurursam Vivaldi.Ne güzel ve eşsiz ruhlar bu sanatçılar.Yıllar geçti eskimediler,hala kalplere dokunmaya devam ediyorlar.Hala sevildiklerini,hayran kalındıklarını bilmelerini isterdim,belki biliyorlardır da...
(Faulkner - Ballade'ye bayıldım.)
Ders çalışırken daha çok bunu dinliyorum.
Bir şey hakkında düşünmek ya da hayal kurmak bağımlılık gibi.Takıldığım zaman takılıyorum ve unutabilmem,o şeyi düşünmekten kendimi alıkoyabilmem uzun zaman alıyor.Her şeyim çözümlensin,her şey tam olarak istediğim gibi olsun istiyorum.En küçük aksaklık bütün yaşamı dayanılmaz görmemi sağlıyor.Kendimi dünyanın en suçlu ve işe yaramaz kişisi gibi hissediyorum.Aynaya baktığımda memnun olmuyorum.Kusurlarımı aşılmaz gibi görüyorum.Bu düşünce girdaplarına defalarca kez girip çıkıyorum.Her sabah daha farklı olacakmış gibi gelirken saatler ilerleyince işler değişiyor.İki haftadan sonra tekrar daha iyiyim.Aslında düşünmek sağlıklı bir eylem fakat insanların bencil,kaba ve hoşgörüsüz olduğu yerlerde sizin fazla düşünceli olmanız yaşamınızın içine etmekten başka bir işe yaramıyor.
İnsana kendinden başka kimse yardım edemez.Bunun yalnız olmayla da bir ilgisi yok.Tamamen yalnızlık hissiyle ilgili bir şey.Dünyanın en iyi ruh bilimcisi bile olsanız kendiniz hakkında aşamadığınız ruhsal problemleriniz illa ki olacak.İnsan olmanın kuralı da bu bir anlamda.Sürekli bir yalnızlık hissi ve yalnız bir dönüş.Dünyayı bir sistem olarak düşününce işler çok daha berrak ve tartışılabilir oluyor.
Sınav senem için kendime çok büyük bir söz verdim,daha doğrusu neden bu sınavı istediğim şekilde kazanmam gerektiğini keşfettim.Okul yoluna servisle yaklaşırken yaşandı bu keşif.Bir anda kelimeler kafamda cümleler oluşturmaya başladı ve gerçekten neden çalışmam gerektiğini anladım.Birkaç gün bunu düşündükten sonra kalem kağıttan bıkmamdan olsa gerek telefonuma paragraf dolusu bir günlük yazdım.Kendime bu sözü vermek ve kanıtlamak için elimden gelen edebiliği kullandım.Şaşırtıcı bir şekilde sabah,öğlen ve akşamüstü okuyunca da aynı şeylere onay verdiğimi hissettim.Yani yazdıklarım saçma falan değildi,gerçekten hissettiğim ve istediklerimdi.
Ne olduğundan bahsetmeyeceğim çünkü altından kalkamayacağım şeyler söylemekten nefret ederim.Gerçi bu her insanın hayatı için amaçladığı bir şey olabilir.Olsun.Bazen bazı şeyler kişinin içinde kalmalı.Paylaşınca değerinin kaybolmasından korkuyorum çünkü...her neyse.
Bizimkilerle geçen haftalarda dışarı çıktık.O kadar zaman geçmiş gibi hissediyorum ki yazmayalı,bir şeyler paylaşmayalı...
Kordon yürüyüşleri,dostlar,serin havalar,kafeler ve doğadan estetik görüntüler.Sonbahar.
Yine İran sinemasından çok başarılı bir film izledim.Bu seferki bir korku filmi.İsmi ''Under the Shadow''.Çok fazla korku filmi izlemiş biri olarak yer yer fazlasıyla irkildim.Fakat sona doğru aslında filmin size ne mesaj vermeye çalıştığını anlıyorsunuz.Korku yönetimi,kadın ve savaş temaları çok çarpıcı bir şekilde işlenmiş.Özellikle bizlere daha da fazla ürkütücü gelebilir.
Sabah da televizyonda ''If...'' isimli 68 yapımı bir İngiliz filmine denk geldim.Sıkı kuralların olduğu bir okulda bir grup öğrencinin baş kaldırışını anlatıyor.Allahtan yeni başlamıştı da izlemeye devam ettim.Aksi taktirde filmleri ortadan izlemeyi sinir bozucu buluyorum.İşleniş ve oyunculuklar çok güzeldi.İngiliz aksanını dinlemesi bile hoş zannımca.Okulda yapılan zorbalıklar asabınızı bozsa da son sahneye kadar dayanın derim :)
Günler monoton ilerlerken kendime söz geçirmeyi,sabrı ve azmi öğrenmeye çalışıyorum.En azından kendimin neleri aşabildiğini unutmamaya çalışıyorum çünkü hiç kimse sizin neleri başardığınızı anlamak istemeyecek,sonuçta ne yaptığınız en önemli kısım olarak kalacak.
Herkese huzurlu haftalar ve özgüvenli işler diliyorum.
🍂☕🍂☕🍂☕🍂