Virginia'dan okuduğum dördüncü kitap,beğeni sıralamama göre ise şimdilik birinci!
Kitabın okuması da incelemesini yapması da zor.Hatta araştırdığım kadarıyla bir listede okunması en zor kitaplar arasına girmiş fakat onun diğer kitaplarındaki dilini bilenler için baştaki kavrama zorluğundan sonra akıp gidiyor.Kaliteli yazmış,okuyucunun kafasındaki dünyayı nasıl şekillendireceğini iyi biliyor.Okudukça alışıyorsunuz.Olayları anladıkça,karakterlere aşina oldukça kafanızdan portreler,doğa manzaraları çiziyorsunuz.Virginia büyük bir yazar ve sanırım bu onun ustalık eseri.
Konu sekiz çocuklu Ramsay ailesinin dostlarıyla yaptıkları tatili anlatıyor.Aslına bakarsanız ortada net bir olay yok.Durumlar içinde bir serüvene çıkıyoruz sadece.Aile dostlarından Lily evlenmemiş ressam bir kadın ve Virginia bu karakterdeki düşüncelerle kendi feminist duygularını yansıtıyor.Evli ve bencil bilimadamı kocasına aşık Mrs.Ramsay ile Lily kitap boyunca karşılaştırılıyor.Virginia bu şekilde kadının toplumdaki yerini ve hayatta evlilik dışında bir anlamı olup olamayacağını inceliyor.Aynı zamanda Ramsay ailesiyle yazar kendi ailesinden de izler paylaşıyor.Bu bağlamda otobiyografik bir eser olarak kabul edilir.
Bu kitabı sakin bir kafayla okumanızı tavsiye ederim.Okul ortamında okuyunca odaklanma sıkıntısı yaşadım.Oysa her koşulda istediğim işe odaklanabilen biriyim.Bu kitap sizden bir köşeye çekilip kendinizi ona bırakmanızı istiyor.Zihninizi boşaltın,kitaba kanalize olun ve bırakın Virginia size bir hikaye anlatsın.Bilinçakışıyla o yaşamdan bu yaşama,bir zihinden başka bir zihne dolaştırsın.Siz de kaybolup gidip,sayfalarca okuyun aynı yerde kalmış gibi hissedin fakat bir o kadar da ilerlemiş olun.Okuduğum hiçbir kitaba benzemiyor,benzersiz.
Kitap da adını koyamadığım bir çeşit hüzün de var.Buna yol açan şeyin Virginia Woolf'un eserlerini yazarken sahip olduğu ruh hali olduğunu düşünüyorum.İniş çıkışlar,ani düşünce patlamaları ve birden gerçekleşen olaylar...
Alıntılarım:
''Bu kadar üzgün görünen kimse olmamıştır hiç.Karanlıkta,buruk ve kara,güneşten çıkıp derinliklere inen ışının yarı yerinde bir gözyaşı oluşmuş olabilir; bir gözyaşı akmıştır; sular bir o yana bir bu yana çalkalanmış,gözyaşını içine almış ve durulmuştur.Bu kadar üzgün görünen kimse olmamıştır hiç.''
🚢
''Sakin olmalıydı,yalnız olmalıydı.Bütün bu yapılıp edilenler,ayrıntılı,ışıltılı,sesli,buharlaşmıştı; ve insan,ağırbaşlılık duygusu içinde,küçülüp kendi oluyordu,başkalarının göremediği,kama şeklinde karanlık bir çekirdek oluyordu.''
🚢
''Çünkü ne olursa olsun,dedi içinden,motifin üzerinde duran tuzluk gözüne ilişince,çok şükür evlenmeye ihtiyacı yoktu; o aşağılanmaya katlanmak zorunda değildi.Gücünü böyle yitirmesi gerekmiyordu.''
🚢
''Sonbahar ağaçları ayın sarı ışığında,hasat dolunayının ışığında parlar; bu ışık,çalışırken harcanan enerjiyi yumuşatır,ekin anızını yatıştırır ve sahili yalayan dalgaları mavileştirir.''
keyifli okumalar
çav.