Neredeyse bir ay olacak,hiçbir şey yazamadım buraya.İsteğim varken enerjim,enerjim varken de isteğim yoktu.Daha çok birincisi.
Yarıyıl tatili beklediğimden daha hızlı geçti.Kuzenim geldi,Gökçe;İzmir'den tanıyorsunuz.Onunla ders çalışmaya çalışıp her gece bir film izledik.Keyifliydi.Sohbet ettik,dertleştik,gülüştük...Sınava aynı yıl girecek olmamız birbirimize bir nebze motivasyon oldu.Yaz için planlar yapmaya başladık bile :')
Başarısızlığın en küçüğüne bile katlanamıyorum.Verdiğim emek,hissettiğim ve istediklerimle gerçekler uyuşmayınca ,hele ki küçük noktalar yüzünden, gerçekten kahroluyorum.Geçen haftalarda uzun zaman sonra sadece başarısızlık duygusu için büyük bir mutsuzluk yaşadım.Aklımın her zaman bir köşesinde bu duygu zaten geziniyordu ama ilk kez sanki beni bu kadar yakalamış hissettim.O üzüntüden sonra bugünkü sonuç o kadar da kahretmedi mesela,daha mantıksal bakabildim hatta şu an yanlışlarımı kontrol ederken yazmaya başlayıverdim.Nasıl beceriyorum bilmiyorum ama her sınavdan sonra matematikten mutlaka en az 3 soru daha çözebiliyorum hem de on dakikayı geçmeden.Nasıl tat kaçırıcı bir durum olduğunu anlamışsınızdır.
Sınav için başvurular da bugün başladı.Panik ya da heyecanlı değilim.Sadece başarısızlık kaygım var.Bunu eser miktarda tutmaya çalışıyorum.Fakat ruh halim gibi sınavlarım da dengesiz olunca kaygıyı kontrol etmek de zor oluyor.Her şeye rağmen çalışmaya devam ediyorum.Bazen çok zorluyor,içimden gerçekten zerre gelmiyor.Bir şeyi istemeden yapabilen biri asla değilim.İstediğim şeyleri de gerçekten yaparım.Kendimi zorlamak da stresi katlıyor.Hep şu sözler aklımda geziniyor: ''Çalışman lazım/Eksiksin/Erteliyosun olmayacak/Ya başaramazsan?/Herkes nasıl da çalışıyor bir de kendine bak...'' Bunlar kafada dönerken üstüne bazen malum insani dertler ve düşünceler de eklenince yaşam pek çekilir olmuyor.Bir yılın stresi için ilerideki mutluluk diyorlar ama bunun hiçbir garantisi yok ki.Beni salt mutlu edecek şey emeğimin karşılığını alabilmek ve hedeflerimi gerçekleştirmek olacak.Tabii bir de mutlu bir üniversite hayatı.Mutlu bir hayat herkesin dileği ama öncelikle istiyorum ki üniversite beklediğimden çok daha keyifli olsun.Farklılıklar,yeni şeyler ve mekanlar görmek istiyorum.Enerjimi törpüleyen bu seneden sonra her şey bambaşka güzel olacak,biliyorum.Öte yandan da sanki bütün çakralarım donmuş açılmak için bu sınavı bekliyor.Hayat slow motion,her şey sırtıma çivilenmiş asla çıkmayacak...
Tüm bu yoğunluğun içinde hislerime dair bazı şeylerin üstesinden geldim.Hani bazen kendi kendinize yolunuza taş koyarsınız ya,o taş yüzünden yaşadığınızı hissedemezsiniz.Öyle bir taşı kaldırmak için var gücümle kendime odaklandım,tam olarak kalksın istemiyorum;sadece tat alarak yaşamama izin versin istiyorum.Ha gayret bana.
İsteklerimden bahsedip içinde olduğum durumdan daha fazla soğumayacağım...Uyku,kitap,daha fazla film mesela....
Conte de printemps
(Dört mevsim serisinin İlkbahar bölümünü izledim haftalar önce.En sevdiğim bölüm oldu,Sonbaharı da izleyince bütün seri için bir yazı yazacağım yani umarımmm)