İlkbahar benim için melankolik başladı.Geçen hafta içimden delicesine yazmak geldi fakat kendimde o gücü bulamadım.Birkaç gece günlüğüme bir şeyler karaladım ve aklımdan senaryolar yazıp çizdim.Özellikle berbat hissettiğim zamanlar öyle güzel günlük yazıyorum ki ertesi sabah göz atınca kendi sözlerimin altını çizesim geliyor.Paylaşmayı isterdim.Kendimi net bir şekilde ifade edebildiğim kısa,sanatlı cümleler mutsuzluğumu azaltıyor gibi.Sanki yazıya döktükçe bir şeyler akıp gidiyor.
Alerji hapları yorgunluğuma yorgunluk kattı.Yan etkilerinde uyku da var.Iğh.İlkbaharın gelişi beni heyecanlandırmak yerine geriyor.Sıcak,uçuşan polenler ve şişen gözlerim.Yalnız fark ettim ki yıllar geçtikçe profesyonel oldum.Her duruma çarem var.Gözün mü şişmeye başladı? Hemen çaylı pansuman.Havlu yerine tek kullanımlık peçeteyle yüz silme.Burnun mu akıyor? Deniz sulu fısfısla bir güzel sümkür.Odayı silip süpür ve toz yapabilecek fazla eşyaları yok et.Yatak örtüsünü değiştir.Odayı olmadığın vakitlerde havalandır.Aslında en temiz taktik Japonların yaptığı gibi bahar boyunca maskeyle gezmek ama malum bizim burada halkın meraklı bakışları bir hayli üzerinizde olur.Bu da beni gün boyu gerer,katlanamam.
Bahar alerjiyle birlikte melankoliyi de getirdi.Önceleri hissettiğim boşluk hissi yine kapımı çaldı.Bu histen nefret ediyorum.Beni bir anda kendine çekiyor ve günlerce bırakmıyor.Duygusal bir boşluk gibi,bazı zamanlar nüksediyor.Birkaç yaşadığım üzücü şeyden sonra hop ortaya çıktı.Bana türlü türlü kötü şey fısıldadı.Hayattan bezdirtti.En küçük olaylara ölmelik tepkiler vermemi sağladı...üzerimden şimdilik sıyırdım.O karanlık bulut etkisi gitti.Kendime kızdım.Hem de çok.Eski benle şimdiki ben aynı değil.Neden şimdiki potansiyelimi küçümsüyorum? Neden hislerimde doğru/yanlış arıyorum? Kızdıysam kızgınım,kırıldıysam kırgınım.Ne olabilir en fazla? Bu duygusal boşluğun beni mahvetmesinden daha kötü bir şey olabilir mi?
Bu duygusal boşluk hissinin bir sebebini itiraf edebilirim: beklentiler.Evet,net.Ne zaman biri/bir şey için beklentiye girip karşılanmasa hüsrana uğruyorum.Sanki hayatımdaki son şey oymuş gibi davranıyorum.Halbuki ne saçma (kendimle savaşmaya devam) koskoca bir yaşam tek bir şeye bağlı olabilir mi? Her şeyi/herkesi kontrol edebilir miyim? Herkesten her şeyi bekleyebilir miyim? Beklenti ne kadar az tutulursa kafa o kadar rahat.Belki büyük hedefler için bu geçerli değil ama insan ilişkileri için altın kural.
Kendimi yeterince tanıyamadığımı fark ettim.İnsanlar beni benden fazla tanıyormuş gibi hissediyorum hatta.Belki de kendimi tanımamın tam yaşı ama sanki ben bu olayı geçtim sanıyordum.Cıks,çocukluk etmişim.Yine kafamdaki bir soruyu dillendireceğim ama...zaten insan ne zaman kendini tam olarak tanıyabilir ki?
Yazma isteğim Perşembe gecesi tavan yapınca açtım eski yazdığım bir hikayeyi okudum.Fena yazmamışım.Ama olmamış.Ben değilim bunu yazan,dedim.Bu durum çok kötü.Bir şeye emek verip duruyorsun aylar sonra kendi yaptığın işe b*k atıyorsun.Daha önce 5-6 kitap yazma girişimim oldu ama hepsi tam olarak kendimden çıkan işler değildi.Korkak yazıyordum.Şekil verme çabam vardı.Oysa yazma işi tamamiyle saf yaratıcılık ve zihindeki kurguyu yansıtma işi.Ne geçiyorsa önce aktar,korkmadan şekillendir,biçimine ona buna takılmadan bir ilerle.Basılacağı tarihi hayal etmeden önce ana,yazdığın cümleye odaklan.Yeni bir kurgu tasarlayıp yazmaya başlamak istiyorum.Zamanım pek yok ama cümle cümle bile ilerlesem bir şeyler yapmak istiyorum.Yazmak beni iyileştiriyor.
Geçen haftalarda Ferit Edgü'nün Ders Notları adlı kitabını okudum.Çok çok çok güzel kitapmış.İyi ki önerildi de okudum.Bir sürü sözün altını çizdim,birazını sizle paylaşayım.Kitap boyunca epeyce düşündüm,felsefe yapmak rahatlattı.
...
''Yazmak,diyor Blanchot,Ben'den O'ya dönüşmektir.''
''Doğuya gittiğimde Batı yanımdaydı,Batıya gittiğimde Doğu.''
''Her sanat yapıtı bir kavgadan doğar: Yaşam,düşünce ve düş gücü arasındaki kavgadan.''
''Başlamak,güç olan bu.Öyleyse başlamayı bırak,devam et.Nasıl? Başlamadan devam et,sonra başlarsın.''
''Aykırı bir bilinci geliştirmek,yalnızlığı derinleştirmektir demek bu.''
''Gündüzleri bakılır,geceleri görülür.''
''Ahlakçı yazar,varolan bir ahlakı savunan değil,henüz varolmayan bir ahlakın sözcülüğünü yapan yazardır.''
...
Şair Nigar Hanım'ın Hayatımın Hikayesi adlı kitabını aramadığım yer kalmadı.Hiçbir yerde yok.Kütüphanelerde dahi.Dönemin en önemli kadın şairinin yazdığı günlük türünde bir eser,inceleme yazısını da okudum.Aramaya devam ediyorum ama elinde olan veya bir yerde rastlayanınız var mı? Bu kitabı okumalıyım diye bir ses içimden dürtüp duruyor,susturamadım.
Kötü bir gün,kötü bir dönem eşit değildir kötü bir hayat.Bu pencereden bakmayı becerebildiğim haftaları kucaklamak istiyorum!
Huzurlu Geceler,Günler,Haftalar.
çav.
♫
the poet act
morning passages
the hours
♫