Sümüklü peçetelerimle birlikte yılın on birinci kitabı hakkında yazıyoruz -alkış-
Kitabın yazarı Marquez.Daha önce ''Kırmızı Pazartesi'' adlı kitabını okumuştum,oldukça güzeldi.Yazarı biraz daha yakından tanımak için bir diğer ünlü kitabı olan ''Benim Hüzünlü Or*spularım''ı okudum.Kitabın ismini sansürlemek saçma aslında,sonuçta Oscar Wilde'ın da dediği gibi ''Ahlaka uygun ya da ahlaksız kitap diye bir şey yoktur.Kitaplar iyi ya da kötü yazılmıştır.Hepsi bu.'' Yine de ben blogda yer alacağı için sansürlemekten yanayım :')
Kitabın konusu yazılması zor cinsten.Zor diyorum çünkü konu biraz hassas ve eleştriye oldukça açık.Tam Marquezlik yani.Bu kitabını da okuyup yazarın dilini kavradıktan sonra onu ''çılgın'' şeklinde tanımlayabildim.Hatta ''farklı ve çılgın'' daha doğru olur.Zaten başarısı hakkında söz söylemem.
90. Yaş gününü kutlayacak bir adam bakire bir kızla ilişkiye girmek ister.Daha sonrasında ilişkiye gireceği bu 14 yaşındaki kıza aşık olur.Ölüme adım adım giden bu adamın aşk hikayesini ve yaşadığı iç fırtınaları okuyoruz.Aynı zamanda yaşlılıkla ilgili tecrübelerini de öğreniyoruz.
Açıkçası beni yer yer rahatsız eden bir kitap oldu.Evet bu bir sanat eseri ve sanatçı hayatta var olan her şeyi anlatabilir ama bir okuyucu olarak konu canımı sıktı.Küçücük kızların dedesi yaşındaki insanlara malmış gibi satılması falan...fena halde rahatsız edici,moral bozucu ve sinirlendirici.Aynen bu üç duyguyu yaşaya yaşaya okudum.(Kitapları yarım bırakmayı hiç sevmem)
Kitabın tek sevdiğim yanı yaşlılık ile ilgili anlattıkları oldu.Yaşlanmaktan korkan biri olarak meraklı bir şekilde okudum.Sonrasında yaşlılığın aslında çok da korkunç olmadığı kanısına vardım.Eskiyen şey bedenlerimiz.Ruhumuz istediğimiz sürece yenilenmeye hazır.Bana böyle bir pencereyi araladı.
Alıntılar:
''Yavrucuğum,bu dünyada yalnızız.''
''İnsanın sonunda başkalarının sandığı gibi biri olmaması olanaksız.''
''Ahlak da bir zaman sorunudur.''
''Hayatın bana verdiklerinin hepsi buydu.Ondan daha fazlasını koparmak için de hiçbir şey yapmamıştım.''
Hiç Marquez okumadım, beni ayıplayabilirsin...
YanıtlaSilSansürlemek konusunda seninle hemfikirim, internette abuk subuk aramalarda çıkmasını ben de istemezdim.
Bir de kitabın konusunu okuduğumda yüzümü buruşturdum. Sen fikrini çok güzel dile getirmişsin.
Kırklı yaşları bile yaşlı bulurdum senin yaşlarındayken ve çok korkardım o yaşlara gelmekten. Boşuna korkmuşum diye düşünüyorum, üstelik 40 ı bile geride bıraktım ve artık bana genç geliyor :D Fakat senin söylediğin şekil kadar net olmamıştı hiç zihnimde: "sadece beden yaşlanıyor ruh istenildiği kadar yenilenebilir".
Eminim benden fazla yazar tanıyorsundur Marquez'i de ben tanıttığım için mutlu oldum :'D
SilO açıdan düşünmemiştim ama doğru,istemem.s
Aslında yaşlanmaktan korkan çoğu kişi o yaş geleceği zaman korkularının azalacağını biliyor ama işte adı üstünde kuruntu.Bu sözümü spontane şekilde yazmıştım,beğenmene çook sevindim <3
Senin yaşında bu olgunlukta çook kişi olsun isterdim...
YanıtlaSilMarquez okumak konusunda bir tutukluğum var benim de, bir türlü bitiremiyorum mesela Yüzyıllık Yalnızlğı, 20 kere teşebbüs etmişimdir ama başaramadım.
"..sadece beden yaşlanıyor ruh istenildiği kadar yenilenebilir" cümlesi kulağa ve zihne çok hoş gelse de beden yaşlanınca ruhun isteklerine tutuk kalınabiliyor; bak mesela ruhum saatler boyu gezmek tozmak istiyor ama yaşlanan ve yıllar içinde sıvısı azalan dizlerim "hopp dedik" diyor ;-)) gibi... Yani demem o ki; aslında her yaşın değerini bilmek lazım sadece ruhunun coşkunluğundan emin olupta ertelememek lazım beden gençken yapabileceklerini... Sevgilerle kal...
Ya teşekkür ederimmmm :')
SilYüzyıllık Yalnızlığı çok duydum fakat bu kitabından sonra okuyacağımı düşünmüyorum.Farklı bir yazar ve herkese uygun bir dili yok.Annem çok sever mesela,hatta favori yazarlarından biridir.
Bakış açısı değişince cümledeki çıkarımlar da değişiyor :'D Yine de sizin dediklerinizin altına da imzamı atarım :)
Sevgiler.