28 Ekim 2019 Pazartesi

Ortaya Karışık Günler ve Planlar 🌿


Perşembe gününden beri Çanakkaledeyim.Evi,şehri ve arkadaşlarımı yine çok özlemişim.Bu sefer kuzenim ve teyzem de geldi.Onlarla da görüşmüş oldum.Güzel günler hızlı geçiyor,odamdan çıkasım hiç yok.Yatağıma yapışıp kalmak istiyorum.

Aydınlanmalı olaylar yaşıyorum şu sıralar.Birçok konu hakkındaki bakış açım değişmeye başladı sanki.Bunu derse gitmeye üşenip uyumaya devam ettiğim bir gün yaşadım.O gün çok farklı hisler içindeydim.Çevreme karşı bakışım sanki bambaşka oldu.Her şeyden bir tık daha uzak gibiydim.Daha olgun daha mesafeli belki de isteksiz.Önceki haftalara göre daha iyiyim.Son yazı kadar negatif değilim mesela.Bazı şeyler dediğim gibi kafama oturdu.Değiştiremeyeceğim şeyler için çırpınmayı bıraktım.Daha az konuşmak,daha az kendimi açıklamak istiyorum artık.Herkes her şeyi duymayı hak etmez,günün sonunda çare kendimizde.Bunu üzülerek söylemiyorum,tam tersi mutluyum içselleştirebildiğim için.

Annem götüreceğim birkaç aperatif hazırlıyor şimdi.Yurtta pek iştahım olmuyor.Geçen götürdüğü çoğu şey çürüdü de öyle attım.Sabahları özellikle 0 iştahta oluyorum.Fakat sağlığıma daha fazla dikkat etme kararı aldım.İnsanın kendine değer vermesi için önce hayata değer vermesi lazım.Bazı basit aktiviteler için bile büyük motivasyonlar gerekiyor çünkü.Yurttaki spor salonuna gitmem için babam bir hayli ısrar ediyor.Açıkçası kalabalık ve havasız olduğu için çekinmiştim ama döndüğümde plan yapıp belirlediğim saatlerde inmeye çalışacağım.Bedenim de ruhum gibi kendine gelmeli.Hantallığa meyilli biri olarak bundan kaçınmaya çalışıyorum.

Okul dergisi için yazı gönderdim geçenlerde hala haber gelmedi.İlk kez bir yazımdan gerçekten eminim ve çok sevdim.Belki burada da yayınlarım.Aslında daha önce bahsettiğim bir başlıkta.Hatırlayanlarınız olacaktır.''Büyümenin Sancısı'' diye bir kitabın başlığından esinlenmiştim,işte yine onun hakkında.Deneme türünde yazdım her zamanki gibi.Sizin fikirlerinizi de merak ediyorum,yayınlayınca eleştirmeyi unutmayın :) Kabul edilir miyim bilmem ama sanki içten içe hak ettiğimi de düşünüyorum.Gereksiz tevazu seven biri değilim,yazım güzeldi.Daha güzelleri var mıdır? Olabilir.Görelim bakalım,olmazsa kendi özgür platformumda yayınlarım ama yine de yayımlamış olurum!! :'D

Film ödevi incelemeleri için yazıya geçirmeye başladım dün gece.Elim koptu valla.Uzun zamandır bu kadar yazı yazmamıştım.Bir şeye ''ödev'' denince tüm şevkim gidiyor sanki.Hele filmleri bile ödev yapmaları...filmlere bunu yapmamalısınız.Onlar zevk alınması gereken şeyler,yetiştirilmesi gereken basit şeyler olmamalı.El mecbur yapıyorum işte.İstemediğimiz ne çok şey yapıyoruz,bu devede kulak.Allahtan bu eve gelişimde defterler kitaplar falan boşuna gelmiş olmadı.Medeni çalıştım bayağı.Geldiğimiz konuya kadar okudum.Bugün de olayları inceleyeceğim.Tek tek yazıya geçiririm belki de.Yazmadan anlamıyorum maalesef :/ Sonra eksik kaldığım birkaç derse daha bakarım.Bol bol okuyoruz,bunu seviyorum ama bir yandan da çalışırken dikkat toplamak zor oluyor.Böyle derin biçimde okurken sanıyorum ki saatler geçmiş bir bakıyorum saate 15dk kadar olmuş,eyvah yani.Kanun karıştırmak da zevkli.Konusu geldikçe bakıyoruz ilgili kanun maddesine.Aklımda kalıyorlar yavaş yavaş.Önceden hukukçuların oturup hepsini ezberlediğini sanırdım,oturup ezberlemek öyle imkansız ama zamanla öğrenilmesi doğal bir şekilde gelişiyor.Motive olmak için İstanbuldaki kuzenimden anime tavsiyeleri aldım üni. konulu vs. Zaman buldukça izliyorum.Animelerde her şey daha sevimli,kolay ve eğlenceli.

Üni. döndüğümde derslere daha fazla ağırlık vermek istiyorum.Boşluğa düşmek çok düşünmeme yol açıyor ve bu da negatifliğe...Bu döngü ancak meşgul olunarak kırılabilir.Evden uzak olmak da zaten her şeye tuz biber oluyor.Alıştım aslında ama yine de pek alışılabilecek bir durum da değil gibi.Sadece bazı şeyleri sorun etmeyi bırakıyor insan,alıştığından değil yani.


Gece mutfak masasında ders çalışmayı özlemişim ama Türk kahvesini daha çok :')

Sosyal medyaya da biraz ara veresim var.Daha az hayat görmek daha çok kendime odaklanmak istiyorum.Kıskanç biri hiç olmadım ama kendimi haksızlığa uğramış gibi hissettiğim durumlar çokça oluyor.Halbuki böyle hissetmem çok yersiz.Birçok insandan farklı olduğumu ve sırf mutlu olmak için de değişemeyeceğimi çok iyi biliyorum.Bu bloğa yansıttığım kişi de hiçbir zaman farklı olmadı.Şöyle olmak daha iyi diye değişemem.Bunları görmeye de maruz kalmam anlamsız.Gerçi eskisi kadar bakmıyorum şimdi kendime haksızlık da etmeyeyim.Sürekli mesajlaştığım insanlar da olmayınca telefonu sadece boş zamanlarda vs. elime alıyorum.Onun yerine okumam gereken 3 kitap var.Onlara odaklanmam daha hayırlı olacak.

Benden bu kadar,çatı katında inziva vakti blog!!!


instagram: hopefulsalad

Sizi seviyorum.

çav

17 Ekim 2019 Perşembe

Dersler,Planlar ve Birtakım Duygular ☕️


''Melankolik Gece'' yazısını fazla dramatik olduğu için sildim.Biraz da özele kaçmıştı,insan yazarken dengeyi tutturamayabiliyor.Sabah da bir şeyler yazmaya başladım,devamı gelmedi.Yazmak için yazdığım bir yer değil burası,gerçekten isteyince laf lafı açıyor,umarım bu yazı içime siner ve paylaşırım.

Şu iki hafta bayağı yoğundu benim için.Kuzenlerle İstanbul olayı gerçekleşti,çok da güzel oldu.Avrupa yakasını gördüm ilk kez.Taksime deyim yerindeyse aşık oldum.Kalabalık oluşu ve tarihi binalar iyi hissettirdi.Normalde kalabalıklardan uzak duran biri olarak İstanbulun kalabalıklığı bana cıvıl cıvılmış gibi geldi.Etrafı izlerken eğlendim,bol bol fotoğraf çektim...Hayallere daldım bir de.Gelecek için özellikle Taksim tarafını gözüme kestirdim.Orada yaşayabilirmişim gibi geldi.Halbuki ne kadar ön yargılıydım.Okurmuşum da İstanbul'da...Neyse artık,okusam oraya alıştığım için uzaklaşmak da isteyebilirdim sonuçta.

Geçen hafta da evdeydim.Beş gün boyunca hasret giderip bol bol da uyudum.Ailemi,arkadaşlarımı ve canım Çanakkalemi çok özlemişim.Eve dönmek biraz garip hissettirdi.İçimden ''Aslında buraya ait değil miyim ben ya neden dönüyorum?'' diye geçti.Orada biriktirdiğim şeyler uzak zamanlardanmış gibi geldi.Hayatının kökten değişmesi tam olarak böyle bir şeymiş.Farklı bir şehre geçiş bile insan aurasını ne kadar değiştiriyor.Nelere alışmıyoruz ki bunu yadırgayalım.

Şanssız olduğum ve ağır mutsuz hissettiğim bir dönemden geçtim.O geceki yazı da bir anlık şeyle ortaya çıkarmıştım.Şanssızlık olarak hissettiğim şeylerin birçoğu somuttu bu sefer.Üst üste bir sürü şey gerçekleşti.Ufak tefek de olsa üst üste olmaları canımı sıktı,gerçekten şu iki haftada öyle yoruldum ki hem zihnen hem ruhen.Şu an daha iyiyim yalnız kırıntıları hala var.Hayatın savurduğu bir yaprak değiliz demiştim eski bir yazıda,doğru.Asla pes eden biri değilim ama sanırım yeni bir ortam geçmişte yaşadığım birçok şeyi tetikledi.Hep şu soruyla yaşamak bitiriyor beni ''Ya yine aynı şey olursa?'' en küçük bir üzüntü için bile beynim kodluyor sanki...Bunu eskisine göre idare edebiliyorum.Sınav yılında bayağı anksiyeteliydim.Şu anda kendimi daha iyi tanıyorum.Aslında hepimiz hayatımızı tanıyoruz.Örneğin benim zor başlangıçlarla ve benim gayretimle yürüyebilen bir
hayatım oldu hep.Bu özelliği de büyüdükçe,öğrendikçe kazanıyoruz belki zamanla değişir.Göreceğiz.

Bugün boş günümdü.Dün anayasa çalışmıştım.Politikada geçen birçok terimin asıl anlamını ve yorumlarını okumak inandığım şeyleri bana kanıtlamış oldu.Hukuku bu yüzden seviyorum.İstediğiniz yönde şekil aldığınızı hissediyorsunuz.Bu akşam da Roma,Almanca ve biraz da Hukuka Giriş çalıştım.Roma Hukukunun kitabı gayet açık olduğu için okuması keyifli.Hatta okurken o döneme ait klasik müzikler dinledim.Efsane bir anbiyans oldu,olaylar film şeridi gibi gözümün önünden geçti.Hukuka Giriş'in de hocasını çok seviyorum.Farklı düşünen bir kadın,mantıklı ve sorgulayıcı böyle sürekli.Derslerinden haz alıyorum.Almanca neden seçtim diye sorgularken eksikleri vs. biraz biraz tamamlayınca o da olabilir gibi geldi.Geçen yıl Mat-2 konuşurken bu yıl hukuk hakkında yazıyor olmam iyi hissettirdi bak.Onca şeyden sonra da olsa istediğine ulaşmak tatlı bir olay.

The Politician diye bir dizinin ilk sezonunu bitirdim geçen.Zengin ve köklü bir lisede geçen seçim çalışmalarını anltıyor.Konusu ile birçok diziden farklı.Kostümler Scream Queens'i andırıyor yani görsel şölen.Karakterler de özgün.Özellikle baş roldeki çocuğu kendime benzettim.Bir şeyler tam oldu derken kursağında kalması ve bazen kontrol edilemeyen azmi falan...Film aynı zamanda komedi kategorisinde geçiyor ama bence o tarafı çok da sağlam değil.Belki birkaç sahnede gülmüşümdür.Dramı daha yüksek.Hafta sonunu ayırıp bitirebilirsiniz,tavsiye edilir :)

Büyük ihtimal haftaya da eve gideceğim.Yine bir 5 gün kadar kalmış olurum.29 Ekim tatilinden herkes yararlanacak,kalmak istemedim.Bakalım.

Benden bu kadar olsun.Üçüncü yazma girişimim başarılı oldu,kısa oldu sanki ama buna da şükür.

Kendinize iyi bakın.

çav.





Bunlar İstanbuldan,


Bu da Çanakkale.


3 Ekim 2019 Perşembe

Kararsızlıklar,Dersler ve Planlar 🚝


Havalar aşırı dengesiz.Bir yaz,bir kış derken hafiften üşütmeye başladım.Hapımı içip direkt sıcak çay yudumlamaya başladım.Şu an uğraşmak isteyeceğim en soy şey akan bir burun ve gözden fışkıran ateş hissi.

Bu hafta uyku düzenim tepetaklak oldu.Uykudan ölsem gece de hava serin olsa bile basık hissediyorum.Bazen sıcak ve ortam sesli oluyor ona alışmaya çalışıyorum ama bu sefer bilinçli uyuyamıyorum gibi.Odanın tüm yüzü pencere olunca sabah güneş içeriyi fena kavuruyor.Sıcağa uyanıyoruz resmen,alarma gerek yok.Kışın dondurucu havalarda iş görür diye katlanıyor da havaların soğuyacağı yok böyle giderse.Sonsuza kadar yaz devam edecekmiş gibi korkuyorum,yetmedi mi artık bu kadar kan ter gözyaşı :_

Derslerin de yorucu olduğu bir hafta oluyor.Özellikle düşünülmesi gereken dersler blok yapılınca beynim uyuşuyor.Bir de sınıf hayli kalabalık,hocaya dikkat edebilmek için çıt çıkarmadan odaklanmak lazım.Tek bir şeyde aklım başka yerlere gidiyor.Bu yüzden not tutmaya zorluyorum kendimi.Anlamadığım kavramlara daha sonra bakıyorum.Her anlamadığını sorma olayı bana çocuksu geliyor.İnternet çağında bilgiye ulaşım bu kadar kolayken tüm olayı bölüp kendi alakasız sorusunu yöneltenleri anlamlandıramıyorum.Her neyse,yine de çalışmaktan okumaktan zevk alıyorum.Lisede acı çeke çeke yaptığım sempozyum işi yaramaya başladı.Makale mantığını,yazılış aşamalarını ve anlatılmak istenen kısımları rahatça görebiliyorum.Tek okumayla olmuyor tabi ama sayfalarca şey olunca bir tık hız işime yarıyor.Hukuk düşünme,yorumlama ve bunları temellendirmeye çalışma gayesi olarak geçiyor şu an.Günlük hayatımızda gördüğümüz ''hukuksuzlukların'' aslında nasıl bir bağlama dayandığını anladım mesela.Uygulamayla normaların farklı olması,hukukta da ideal denen bir şey olduğunu ve bundan insanlığın bir hayli uzak olduğunu...Kanun karıştırmak da güzel.Farklı farklı haklarını öğreniyor insan.Ebeveynlere dava açıp nafaka talep etme hakkımız olması gibi.Ya da nişanın bir evlilik sözü olmasının aynı zamanda hukuki anlamları da olması falan.İlerde buradaki yazdıklarıma bakıp ''safım ya'' diyeceğim bakın görün.

Hafta sonu İstanbul'a kuzenlerimin yanına gideceğim ve bu yolculuk trenle olacak! Hem onlarla olacağım için hem de İstanbulda gezeceğim için heyecanlıyım.Trenle gitmeye ant içtim ve bilet bulabildim sonunda.Trene binmek için de fazlasıyla heyecanlıyım.Playlist hazırlayıp derin düşüncelere dalmalıyım.Mesela neden tüm dünyayı bana karşı görüyorum diye düşünmeliyim.Elimi nereye atsam neden kuruyormuş gibi geliyor diye hayıflanmalıyım.Neden talihsiz olaylar benim başıma gelmek zorunda diye sitem etmeliyim.Ya da hepsini bırakıp şükretmeyi denemeliyim.Deniyorum inan blog.Sadece ben adaletsizliğe ve mükemmel olmayan şeylere gelemiyorum.Bu evren,hayat olsa bile kanıma dokunuyor.Her şeye maruz kalan biri gibi hissetmemin haksızlık olduğunu düşünüyorum.Mükemmel gitmeyen işleri sonsuza kadar rafa kaldırmak istiyorum.Kusursuz değil benim için mükemmel,yanlış anlama.Her şeyi kolay yaşayıp boşuna isyan eden bir çocuk da değilim hatta çocuk bile değilim artık.Sadece çabuk isyan edip her şeyi yakıp yıkmak isteyebiliyorum işte.Bu benim ve değişmeyeceğim.Bir de farklı biriymiş gibi düşünmeye enerjim yok.Ne zaman *hopeful olsam kısa süreler içinde *breakdown yiyorum.Kabullenmek ya da çırpınmaya devam etmek,şu an bütün meselem bu.

Haftaya da eve gidiyorum,yarın bilet alacağım.Öyle özledim ki Çanakkaleyi,ailemi,dostlarımı ve en çok da annemin yemeklerini.Yatağıma yatıp battaniyeyi kafama çekip 24 saat yemek yiyeceğim.Saatlerce duşta kalıp akşam dümdüz koltuğa oturup çay içeceğim.Böylesine basit şeyler insanın hayatında yapması zor olunca nasıl da değerleniyormuş.Abim hep derdi,şimdi daha iyi anlıyorum.Asla biriyle aynı odayı paylaşamam diyen beni hayal etmediği bir şehre gelip her türlü sorunun kendi başına üstesinden geldiği için alnından öpüyorum.

Üniversiteyle bağlantılı global bir klübe katıldım.Bugün mülakatları vardı yarın seçilip seçilmediğimi öğreneceğim.Başlıktaki kararsızlığı bu sebepten yazdım.Derslerim her zaman önceliğim olduğundan ekstra bir iş için elli kere düşünüyorum.Öyle fasa fiso bir iş değil bu klüp çünkü.Katılırsam adından vs. bahsetmek istiyorum.Katılamazsam da açıkçası üzülmem çünkü yüzde yüz istekli değilim itiraf etmem gerekirse.Aklımda soru işaretleri var zaman ve yapılacaklar konusunda.Bunu üye olduktan sonra atlatırım diye düşünüyorum şimdilik.Bakalım.Bir ay içerisinde hayatımın ilk mülakatını tatmış oldum en azından :'D

The Good Place'in 3.sezonu geldi.Yazıdan sonra son bölümünü de izleyeceğim.Sonra okumam gereken birkaç parça şey ve kocaman bir Suç ve Ceza var.Nasıl bitecek hiç bilmiyorum.Rus yazarlara,realistlere bir hayli ön yargılıydım ama fena gitmiyor.Eskiden okumuştum bir kısmını.İzlememiz gereken 12 küsür film var bir de ders için.Hem de bu ay içinde.Kitaplar ve filmler ödev olsa hiç yanaşmam aslında ama bunlar kaliteli olduğu için karşı çıkılası değil.Zaten sıkıyosa yapma yani sonucuna sen katlanırsın :'

Öyle işte.Yeni şehirde hayat böyle devam ediyor.Henüz şehrimde diyemiyorum.Bir gün her şeyi daha da sahiplenip mutlu hissetmeye başlarsam bunu diyeceğim.Daha çok anı,insan ve kahkaha birikmeli.Umuyorum,umarımmm.

kib.

çav.

PS.

Burada çevresinde kafelerin olduğu kocaman bir park var.Çok sakin nezih ve güzel.Şehrin açık ara en sevdiğim kısmı oldu.