24 Eylül 2019 Salı

Yeni Şehirde Hisler ve Birtakım Sancılar ☕️


Üniversitenin ilk haftası bitti,sır perdesi aralandı :')

Her şeyi beklediğimden iyi kaldırdım şu ana kadar.Uğraşmayı sevmediğim birçok şeyi kendim yaptım.Yurt ortamına,oda arkadaşıma alıştım.O konuda şanslıyım ki huyuma göre biriyle aynı odaya düştüm,iyi anlaşıyoruz.Yurt ise beklediğimden kötü.Okula en yakın yerde olduğu için tercih etmiş bulundum.Seneye ne olur göreceğiz artık.

Ailemle ayrılırken de beklediğimden iyi oldum.Hala üzgünüm ve eksikliğini hissediyorum aşırı ama yine de bunu da idare edebilmeyi öğreniyorum.Ev sıcaklığı bambaşka bir şeymiş.O evi ev yapan ya da o şehri ev yapan ise her şeyden bağımsız içindeki insanlarmış.Sevdikleriniz olduğunu her yer bir anda güzelleşiyor.Çanakkalede sonsuza kadar kalacakmış gibi yaşayınca şimdi burası kesinlikle birçok şehre göre güzel olmasına rağmen beni kesmiyor.Çanakkaleye bağlanmışım ben,kendi dünyama ve odama da fazlasıyla bağlıymışım meğersem.

İnsan büyüdükçe yeni kişiler tanıma,anlaşma vs. gibi konularda kıtlaşıyormuş.Lisedeki gibi rahat hissetmiyorum.Çekingen ya da özgüvensiz de değilim ama sanki bu konularda biraz daha karamsarlaşmışım.Konfor alanından çıkınca böyle şeyleri unuttuğunu fark ediyorsun.Hayatın her evresi farklı isimlerle aynı konseptlerde.Değişmiyoruz belki ama bir o kadar da değişmiş oluyoruz.Hislerim karışık bir hayli.

Dersler başlamadı fakat hocalar kendini ve derslerini tanıttı.Çok mutluyum ki her bir hocam aydın fikirli ve ilerici kişiler.Entelektüel oldukları da aşikar.Kitaplar gelince işin içine girmeye daha çok başlayacağız.Şimdi sadece bir ders işlendi,Medeni Hukuk.Keyifliydi.Hukukta öğrendiğin her bilgi yaşadığın yerin şiflerini çözmek gibi.Beklediğimden zor olacak gibi gözüküyor yalnız.Söylenildiğinin aksine ezber bilgi minumum.Tamamiyle bol okuma ve düşünüp mantık çalıştırma üzerine bir fakülte.Her ne kadar hedefim ve hayalim olsa da tekrar sorguladım kendimi.Düşüncesel anlamda yeterliliğimden emin olsam da daha atik olmam gerektiğini anladım.Bazı insanlar çok daha özgüvenli.Tamam boş konuşanlar da bir hayli var.Fakat bazen özgüven bile yeterli olabilir sosyal hayatta.Düşündüklerimi söylemeye çalışacağım bu hafta özellikle.Bundan hiçbir zaman çekinmedim sadece kocaman anfide korkutucu olabiliyor.Yeneceğim adım adım,kendimden emin oldukça.

Hiçbir hafta bu kadar yavaş geçmemişti sanırım hayatımda.Her bir günün her bir dakikasını hissetmiş gibi yoruldum böyle.Sabırlı olmayı öğrenmem lazım.Her şey bir an önce olsun ya da istemiyorum mottosundan kurtulmalıyım.Bazen işime yarayan bir şey olsa da yepyeni bir ortamda beni üzmekten başka bir işe yaramıyor.Zaman var,her şey rayına oturacak,daha da mutlu olacaksınnn *ommm* Daha fazla dua edip meditasyon yapmam lazım.Yurt odasında ancak uyku öncesi gözlerimi kapatarak yapabilirim,şimdilik iş görür.Bazen her şey lehime gidiyor gibi gelse de kendi kendime kuruntu yapıp değiştirmeye yeltendiğim oluyor.Rahat durmalıyım,biraz daha rahat biri olmalıyım.Bana dua edin,enerji gönderin de sakinleşeyim.Sinirlenince olması gerekenden değil de diğer sakinlikten bahsediyorum.Huzursuzlaşan birinin omzuna dokunup ''sakin ol'' denilen tarzdan.İhtiyacım var.

Burası tam bir sonbahar şehri.Havalar bir anda soğudu,her yer yeşil ve ara ara çiseleyen bir yağmur var.Yürüyüş yolunda serin serin yürümek iyi hissettiriyor.Sahili ise öyle yazlık yerlerden çok daha sessiz ve ıssız.Gerçi birçok tarafını görmedim ama bende uyandırdığı his bu şekilde.Bulunduğum yer ise bir tepede.Otobüsler çok garip yollardan gidiyor.Tüm şehrin bir dağdaki bir ormana kurulduğunu düşünün aynen öyle.Brezilya gibi geldi tepeler.Merdiven,yokuş ve bayır dolu.Huzurlu gözüküyor.Bu kadar iç içe binalar olmasına rağmen aynı zamanda düzen içindeler.Şehir fotoğrafçıları için çok güzel bölgeler kestirdim gözüme.Üniversitenin bulunduğu tepede bir sürü köpek var.Hatta bugün marketten gelirken bir sürünün ortasında kaldım.Zararsızlar ama bazen kendi aralarında oynarken korkutucu olabiliyor.Gönüllüler tarafından bakılıyorlar onun dışında birçok öğrenciyi beslerken gördüm.Gayet rahat takılıyorlar yani bu çok hoşuma gitti,iç ısıtıcı.

***

Geçen cumartesi yazıp bırakmıştım yukarıdakileri.

Bu hafta dersler başladı hatta az önce notları temize çektim.Derste bazı şeyleri anlaması zor oluyor.Tekrar edilmeden aşırı unutulabilecek bilgiler var.Her dersin kitaplarını tamamlayınca işim bu anlamda kolaylaşacak.Her bir şey not tutulsa yeni bir kitap oluşur çünkü,bakalım...

Konfor alanımın bir hayli dışında olmak zaman zaman canımı sıkıyor.Yurt da istediğim gibi değil,demiş miydim bunu,tekrar diyeyim.Temizlik kötü,kahvaltısı kötü,ses var...Elim kolum bağlı durmuyorum tabii mesela ses işi için iki kez konuştum direkt ses yapanlarla da ama yalıtım öyle kötü ki biri a dese bize geliyor.Temizlik için yarın demeyi planlıyorum.Eşyaları versinler kendi temizliğimi yapmayı yeğlerim valla.Ah canım miss gibi mum kokan odam :'

Sancılı bir süreçten geçiyorum her anlamda.Hevesli olup pozitif bakmakla her şeyden nefret etme arasında gidip geliyorum.Eskisine göre çook nadir ağlayan biriyim ama gözyaşı olmaksınız biri dokunsa ona kendimi bırakacakmış gibi de hissediyorum.Yeni şeyleri beklerken beraberinde getireceklerine hazırlıksız yakalandım.Olacak tamam,sabrediyorum hatta sabırrr ediyorumm :):):)

Yazdıkça bir şeylerden yakınasım geliyor.Kafa ütülemek en son isteyeceğim şey,kendiminkini yeterince ütüledim.

çav.




 🍂






8 Eylül 2019 Pazar

Kendini Kaybetmek,Filmler ve Gündeme Dair ☕️


Çanakkale'de son haftama girdim.Cumartesi günü yurda yerleşmeye gidiyorum,o Pazartesi de üniversitenin ilk günü.

Yazı yazmada tempoyu biraz düşürdüm.Olayda iki gidişat arasında kaldım ama ikisi de bambaşka.Senaryo yazmak adına başladığım bir öykü olduğu için yazarken aklımdan bir film çekiyor gibi hissediyorum.Belli bir noktada bunu adım adım senaryolaştırmaya da mı uğraşsam diye düşünmeye başladım.Bambaşka bir konuyu işlemiyorum aslında ama hayal ettiğim gibi bir film bambaşka olurdu.İşte mesele bunu öyküleştirirken bambaşka olması.O da ayrı bir emek ayrı bir işçilik.Yazı gerçekten bir işçilikmiş.Gündelik çalışma istiyor,yapamadığım bir şey ama o bu çalışmayı istiyor.

Geçen gün kıyafet alışverişine çıktık.Son eksikleri de tamamladım.Yarından itibaren de yavaş yavaş valize yerleştirmeye başlarız.Gerginim doğruyu söylemek gerekirse.Daha önce yurt deneyimimin olmamasının yanı sıra hiç bilmediğim bir yere gitmek de ekstra gerici.Kafamda oluşan beklentiler ve istediğim şeyler var ama bel bağlayacak derece de düşünmüyorum.Birçok isteğim şekil değiştiriyor çünkü.Hep bir oluyor ama ''ama''sı da var,anlatabildim mi :'D O yüzden geçen gün bir hayli geç kalarak izlediğim Ölü Ozanlar Derneğindeki gibi ''Carpe Diem'' bu sıralar.

Netflixte çok güzel bir komedi-gerilim filmine denk geldim adı ''I Don't Feel Home in This World Anymore'' (Artık Bu Dünyada Evimde Hissetmiyorum) Gerçekten kaliteli,komik ve mutlaka izlenilmesi gereken bir film.Hepimizin daha doğru nispeten kibar olan herkesin izlerken kendini görüp güleceği detaylara sahip.Ülke gündeminden yetmezmiş gibi dünya gündeminden bıkan bizlerin ruh halini yansıtıyor.Hiç konu anlatmadan öneriyorum gitti.

''Cebimdeki Yabancı'' filmini önerebilirim bir de.Büyük ihtimal bildiğiniz bir konu birçok uyarlaması var ben de sanırım hepsini izledim.Bir grup arkadaşın tutulma günü telefonunu ortaya koyup gelen bildirimleri okuyup telefonları açmasıyla başlayan olayları anlatıyor.Ferzan Özpetek etkisini hissediyorsunuz.Yemeklerin çekimi,sevdiğim Türk oyuncular ve konunun bize uyarlanmış şekliyle çok daha eğlenceli geldi.

Blogda uzun zamandır gündeme dair yazmıyordum.Sebebi kendi işime fazlasıyla odaklanmış olmamdı.Fakat twitter'ımın da açılmasıyla Türkiye'de olan bitenle tekrar yüzleştim.O kadar çok şey yazarım ki inanın iki üç yazılık seri olur.Hatta her konuya bir başlık atarsak belki bir düzine...Toplum basit,vicdansız ve cahillikte direten insanlar birikintisine dönüşüyor hızla.Cahillik vs. de bazı insan tipleri için yetersiz zannımca.Cahil insanla kötü insan arasındaki farklı belli yaşın üzerindeki her normal zekadaki insan anlar.Vicdansızlara cahil kılıfını koymaktan vazgeçelim.Kötü diye bir kelime boşuna yok,bazıları kötüdür,bazıları bu dünyadaki hırsları uğruna her şeyi yok etmeye meyillidir,herkesleri kendine benzetmek uğruna gözlerini bile kırpmazlar.Üzücü.Yine de burasının adı Umut Durakları ise umutlu da bakabilmek lazım.Dünyada feminist,eşitlikçi ve türcü olmayan bir gelecek inşa ediliyor her şeye rağmen.Türkiye de er ya da geç bu yenileşmeyi yakalayacak bunun için çabalayanlar sayesinde.Ömrümüz yeter mi görmeye? Meçhul.

***

Gece yukarıdakileri yazıp bırakmışım.Uyku düzenim öyle böyle bozulmadı.Önceki gün uyuyabilmem için annem şurup verdi onun sayesinde +10 saat falan uyudum dün de sabah 7'ye doğru uyudum.Sıfır denge yani.Geceleri uykudan ölsem de bilgisayarı ya da telefonu bıraktığım an o uyku kaçıyor.Sanırım geceleri fazla düşünüyorum ve bundan kaçamıyorum.En ufak ayrıntıları bile düşünüyorum.Sabah olunca gece boyu düşündüğüm şeylerin yüzde biri falan mantıklı geliyor.Geceleri boşuna uyumuyor insanlar değil mi? Düşünmemek,hayata ara vermek ve bir nevi ölü gibi olmak da lazım.Fakat ben geceleri yine de seviyorum.Gece yaşamayı,yazmayı,çalışmayı...

Hava serinleşti.Kot pantolon giyebilme kıvamına geldi.Şort rahatlığı her zaman geçerli olsa da yaz kıyafetlerinden bıktım valla.Oduncu gömleklerimi,botumu ve hırkalarımı özledim.Sonbahar gibisi yok.İzmit'te kış bayağı ağır geçiyormuş yalnız,birkaç görsel görmem inandırdı.Allahtan bu yılki montum resmen dağa çıkmalık olduğu için isabet oldu,sanki geleceği görmüşüz gibi denk geldi.Böyle ince ayrıntılar bile bir şekilde her şeyin olması gerektiği kıvama geldiğini hatırlatıyor.Fatalist değilim ama bir noktada da bütün çırpınışlar boşuna gibi yaşamamız gerekeni yaşıyoruz sanki.Bir şekilde o noktaya dönüyoruz en azından.Ya da fatal olan insan,kendi kendine yaptırıyor bunları.Fazlasıyla felsefik bir konu,sizce?

Önceki günlere göre iyi hissediyorum.İnsan bazı dönemler kendini kaybediyor.Bu kim olduğunu tanıyamamak vs. gibi değil de hayatının merkezinden çekilmek bunu istememek gibi bir şey.İlk kez buna bir tanım bulabildim.Kendini kaybetmek.Evet,tam olarak bu.Hayatınızın merkezinde kendiniz olmazsanız o hayat da size ait olmaz.Sevgilinize,ailenize,arkadaşınıza hatta topluma ait olur.Merkeze almaktan kastım kendini öncelemek.Bencillik diğerlerini yok saymaya kadar gitse de öncelemek çevrenizi ve değer verdiğiniz her şeyi kapsar.Kendimi falcı gibi hissediyorum,onlar da böyle acayip kelimeler bulup kafa karıştırıyor.Her neyse işte,böyle düşünmeye çalışınca daha iyi hissetmeye başladım;daha doğrusu mutlu çünkü zaten iyiydim.

Daha fazla laf kalabalığı yapmayayım en iyisi :')


Bu fotoğrafa bayılıyorum.


*kib*

çav!

xo






2 Eylül 2019 Pazartesi

YKS'ye Gireceklere Tavsiyeler // Bunları Herkes Söylemez


Önceleri blogda eylülün gelmesiyle okula dönüşle ilgili yazılar yazardım :') Bu sefer de taze sayılır bir şekilde geride bıraktığım üni. sınavı maratonu hakkında bir şeyler söylemek istedim.Bu tarz bir yazı yazmayı düşünüp düşünüp vazgeçsem de beni okuyan kişilere gerçekten söylemek istediğim şeyler olduğunu fark ettim :)


Bu süreçte psikolojiniz kilit nokta.




Klişe bir öneri olabilir ama sınav önceliğiniz olmalı.Yalnız bunu bir şeylerden vazgeçerek yapmayın.Örneğin telefonu tamamen bırakma olayına hiç anlam verememişimdir.Belki son ay için doğru olsa da yıl içinde iradenizi güçlendirmeye çalışmanız daha doğru bir adım olun.Çevrenizdeki toksik insanlara sınav yılınız olduğunu ve onların işleriyle uğraşamayacağınızı dümdüz söyleyin mesela,ciddiyim.Sizi gereksiz yere geren her şeyden/herkesten uzaklaşın.Bu bencillik değil,gerçekten önemli bir dönüm noktası için kendinize öncelik vermek.Sınav süreci ağlayıp sızlanma kaldıran bir dönem değil ne yazık ki,kendinizi öncelikle mental olarak hazırlayın;engelleri kaldırın.Çevresel engeller kalktıktan sonra kendinize güvenmeye çalışın.Kaç yıllık hayatta bu bir anda olmaz ama -mış gibi yapın.Kendinize bunu telkin edin,yapacağım diyin;içinizdeki ses ''olmayacak'' dese bile.Pozitif düşünce kesin kazandırır diye bir şey olmasa da bir şey kaybettirmeyeceği kesin.

Herkesin söylediğine kulak asmayın.




Bu süreçte sınava dair birçok komplo teorileri,strateji vs. duyacaksınız.Birçoğu boş çıkıyor,inanın.Düzenli ve evet ''çok'' ders çalışan yılın sonunda öyle böyle kazanıyor.Sürekli ders çalışma,motivasyon gibi konular hakkında insanları dinlemeye çalışmak yerine direkt başlayın.Motivasyonsuzken bile çalışın.Başlarda motivasyon yokken çalışamıyorsanız sonlara doğru iyice bitersiniz benden söylemesi.

İlk rakibiniz kendinizsiniz.





Başkalarının başarısı sizin başarısızlığınız olmuyor yıl boyunca.Sadece o sınav günü olacak ama o da o kadar değişebiliyor ki sakın yıl içinde sizden daha iyi insanlara bakıp üzülmeyin.Üzülecekseniz kendinizini geçememenize üzülün,bir önceki sınavdan kötü olmanıza üzülün.Herkesin en iyi-en kötü kapasitesi vardır.Kapasitenizi de kabullenin ama bu demek değil ki yelkenleri suya indirin.Kapasitenizin limitlerini zorlayın,şunu söyleyebilin günün sonunda: ''elimden geleni yaptım'' söyleyemiyorsanız günü bitirmeyin.

Sınav sistemini eleştirmeyin.




En azından süreç içinde eleştirmeyin.O olmuş bu olmuş şu kötüymüş...Elde var bu olarak bakın.İsyan ettiğiniz her şey adına hırslanın.Sistem böyleyse ben bunun içinde en iyisi olacağım diye şartlayın kendinizi.Sürekli söylenenleri ve fake haberlerle kafa ütülüyenlere de kulak asmayın.Bu süreçte herkes kendini rahatlatmak ya da negatifliğini yaymak için çokça konuşacak.Önünüzdeki işlere odaklanın.

Biraz çirkinleşebilirsiniz.





Ya da öyle hissedebilirsiniz.Haftanın en boş gününe kendiniz için bir rutin koyun.Bir film olabilir,cilt bakımı olabilir...Neyi seviyorsanız fakat zamanı aşırı uzatmadan.Kendinizi salmanız,giyinmeye bile üşenmeniz normal.Hissettiğinizden güzel ve iyisiniz,bu düşünceleri engellemek için kendinize bu dediklerimi hatırlatın.

TM'ler,evet şanssızsınız.




Dershanelerin çoğunda MF'cilere edebiyat,türkçe dersleri verilirken size fen dersleri ya verilmeyecek ya da çok kısıtlı bir şekilde gösterilecek.Birçok açıdan avantajımız yok.Fakat bu bir bahane değil tabi.Sistemin bozukluğu gibi buna da odaklanmayın.Mat-2 kasın ben onun gücüyle TYT'yi toparlamadım.Mat-1 TM için aşırı önemli değil gibi duracak,SAKIN.Mat-1 de aşırı derecede önemli.Özellikle TM'ler için bu sene açık bir şekilde gördük.Mat-2'de herkes seviyesine göre belirli bir soru sayısına ulaşırken Mat-1 herkesin çözeceği kıvamda çıkabilir.Son haftaya kadar problem çözün,az ya da çok çözün.Mat-1'i salmayın kısaca çünkü çoğu TM yarıyıldan sonra Mat-2 odaklı çalışacak.

Yarıyıl tatili ve sonrası önemli.




Bu iki zaman dilimi genelde yükselişlerin olduğu zaman oluyor.Özellikle tatili iyi değerlendirin.Konu çalışmaları ve kendi denemelerinize başlamak için güzel bir zaman.Değerlendirin,ben yapamamıştım pek siz yapın!! Tatil sonrası ise sınav havasına daha bir giriyorsun.Vakit yaklaştıkça insan ister istemez geriliyor,panik yok;tek bir günün çalışmasıyla değil belki 2-3 yılın çalışmasının karşılığını alacaksınız.

not: liselerdeki dönemler değişti diye biliyorum,demek istediğim tarih ocak ayından sonraki zaman dilimi,kendi programınıza göre dikkate alırsınız

Her soru tipine hazır olun.




Bu sene sınavda hiç ezber kullandığımı hatırlamıyorum mesela.Ezberiniz tabi hazır olsun ama ezber kullanmanın beceri olduğu soru tipleri çıkmıyor artık zannımca.Örneğin Coğrafya çalışırken şurası şurda diye değil de önünüze harita alıp göre göre öğrenin.Tarih için neden-sonuç ilişkilerini,önemli liderleri bilin.Yine Edebiyat için direkt yazar-eser bir tek soru çıkmıştı sanırım.Edebiyatta da uzun paragraflara,kafa karıştırıcı detaylara hazır olun.Yeni nesil kaynaklar edinin özellikle sözel dersler için.Matematik soruları da keza öyle.Mat-2 Bölümünde çıkabilecek en karmaşık sorular sorulmuştu örneğin.Kolay ya da zor olması fark etmeksizin kompleks biçimde soruyorlar.Her türlü soru ve sınav tipine hazır olun.Bunun getirdiği tecrübeyle sınavda hiç gerilip stres yapmamıştım.

Sınav çözmek yetmez,sınavlarınızı inceleyin.




Dershanenin yaptığı ya da kendi yaptığınız sınavlardan sonra mutlaka yaptığınız sınavları inceleyin.Bakılmayan tek bir yalnış bile kalmasın.Es geçtiğiniz en saçma soru bile sınavda bir şekilde karşınıza gelebiliyor.Biz bazen en mantıklısını düşünüyoruz ama Ösym böyle düşünecek bunu soracak diye bir kesinlik yok.Yine bu sene tokat gibi bir örnek oldu.

Önceki yılın puanlarıyla kendinizi gereğinden fazla karşılaştırmayın.




Tabii o puanlar min.'unuz olmalı.Bu sene Hukuk-Tıp gibi temel bölümler fazlasıyla fırladı.Sınava girmeden bunun hesabını sakın yapmayın.Siz en iyisinin de iyisine bakın cidden hiçbir şey belli olmuyor.Bu yönde sizi motive etmeye çalışacaklardır ama rehavete kapılmayın çünkü çok iyi sıralamalarla dahi açıkta kalan insanlar oldu.Garantici olun.,bir şey kaybetmezsiniz.

Bir nedeniniz olsun.




Bu sınavın tek amacı bir üni. kazanmak olmamalı.Çok daha basit düşünün hatta.Mesela ben hep kendimi rahat bir yaz geçireyim diye düşünerek rahatlattım.En büyük hayalim olan hukuğu defalarca kez kendime söyleyip kassaydım sınava bu kadar rahat giremezdim.Dümdüz mutlu olmak için bile güzel bir sınav geçirmek isteyebilirsiniz.Emin olun bu sırtınızda hali hazırda olan yüklerden bir miktar alıyor,Huzuru,mutluluğu belki tatili bile hedefleyebilirsiniz.Bu hedefinizden şaşmak olmaz tam tersine o hedefi içselleştirmenizi sağlar.Hedefiniz olacak,güzel bir yaz geçireceksiniz ve her şey yoluna girecek.Bu.

Başka bir seçenek her zaman vardır.




Bölümünüzde kararlıysanız şehir,bölümüzde kararlıysanız farklı bir meslek seçeneceği her zaman olmalı.Ben İzmir'i delicesine hedefleyip tutturabilecekken gidemedim mesela.Kendimi farklı şehirlere hazırlasaydım hedefimi kazanmamamın mutluluğunu daha güzel yaşabilirdim,pişmanım bunun için.Hayat bu,her şey değişim içinde.Tek hedefiniz olabilir ama tek bir seçeneğiniz olmasınız.


Sizi tanımıyorum ama endişelerinizi ve yorgunluğunuzu  emin olun ki anlıyorum.Umarım her bir çabanıza değen bir sonuçla yılı kapatırsınız.Güveniyorum hepinize! Bool motivasyonlu,minimum endişeli bir hazırlanma süreciniz olsun.

Başarılar xo

Çav.