11 Aralık 2024 Çarşamba

Avukat Olmak, Genç Yetişkinlik ve Birtakım Şeyler

Dün gece yazacaktım aslında ama bugüne sarktı.

Selam Blog, nasılsın? Yazmayı çok özledim sana.

İlk bir güzel haberi vereyim. Resmi olarak İstanbul Barosuna bağlı bir Avukatım artık. Bir yıllık ömrümden ömür götüren stajyerlik dönemim bitti. Önceki yazıda ne kadarını anlattım hatırlamıyorum. Neyse hiç hatırlayasım da yok. Kötülük, saf kötülük ve tek başına kalma deneyimini dibine kadar yaşadım. Büyüdüm blog. Genç yetişkinlik. Sıkıcı. Çok özlüyorum melankolik yazılar yazan, tek derdi kendisi olan ve basit şeylerle eğlenen bir ergen olmayı. Eski yazılara bir bakıyorum da o gün mutlu olduğum hiçbir şey şu an beni tatmin etmiyor hatta heyecanlandırmıyor. Şu an ne beni iyi hissettiriyor eskisi gibi karar veremiyorum. Para olabilir. Çok mu gerçekçi oldu? Fazla para, konfor, sevgilim ve dostlarım. Tamam işte. Bireysel hobilerime odaklanamaz oldum. Mesleğe geçiş de buna sebebiyet verdi. Artık kafamı hukuk dışında bir şeye yoramıyorum. Kitap okumuyordum mesela uzun zamandır şimdi yeni bir iş arama döneminde olunca 2 adet kitap aldım. İsimlerini merak ediyorsanız paylaşırım.

İş arama dönemi bunaltıcı. Her şey ürkütücü. Gelecek, gerçekler ve maddi imkanlar. Bir yıldır öyle az bir paraya çalıştım ki yazmaya utanıyorum. Kendi ihtiyaçlarıma ancak yetti. Şimdi daha yüksek maaşlara çalışacağım elbet ama piyasa çok acımasız. Bir sürü işsiz insan olmasından faydalanan egoist patronlar, işe göre düşük maaşlar ve kıtlık. Yolumu bulurum ben ama. Ne zaman bulmadım? Ne zaman başarılı bir şekilde buraya yazı yazmadım ki? Üniversiteye başlarken ağlıyordum bitirdim, stajyerken anam ağladı bitirdim, Avukatlığa başladım ağlıyorum ama en iyisi olacağım. Bende o kumaş var blog. Mesleğime uygun olduğumu, her ortamda kendimi ifade edebilen özgüvenimi ve zekamı biliyorum. Bunu gören, bu ışığa karşılık veren bir yeri hak ediyorum. 15 Madde belirledim kendime. Bu kıstaslar olmazsa bu süreci uzatırım. Her yere CV atmıyorum. İyice araştırıyorum. Ağzım kaç kere yandı. Korkunç mobbinglere maruz kaldım. Tek başıma kaç gece ağladım. No. Tekrarı olmaz. Beni travmatize eden şeyleri geri travmatize ediyorum artık. 

24 Yaşındayım. 25'e gireceğim Nisanda. İnanılmaz. Eski Anılın hayalinde şu an evi arabası vardı milyoner bir Avukattı. Fazla mı uçtum? Sanmıyorum ya. Olabilirdi, olabilir de. 

Bir sürü mevzu var yetişkin olmaya dair. Askerlik mesela. Apayrı bir şey. Dertlerime bak artık. Kocaman bir insan oldum. Avukat olmak da insana +5 yaş katıyor zaten. Öyle acayip dertlerle uğraşıyorsun ki bireysel hayatında paranoyaklaşıyorsun. Kıdem aldıkça geçer elbet böyle evhamlar. Vay be, Avukat oldum yazıyorum şu an bu blogda. Duygusallık.

Siz ne yapıyorsunuz? Bana genç yetişkinlik, bu yaşlar, iş aramak hakkında ufuk olmak ister misiniz? Sizden duymak beni mutlu eder. Burada mısınız ses verin!?

Sevgilerimle Blog,

- Anıl





23 Mayıs 2024 Perşembe

Gelişmeler 23.05.2024

 Bir anda başladım yazmaya. Çalışma hayatı çok yorucu blog. Hukuk çok zor. İnsanlarla uğraşmak çok zor. Memurlara laf anlatmak çok zor. Özel sektör çok zor. Zaman durmuyor gibi. Sürekli bir şeyler yapmam gereken ve bir şeylere yetişmem gereken bir sarmalın içindeyim. Kaçmak istiyorum ama kaçamıyorum. 

Mesleğe atılmadan önce de avukatlığın zor olduğuna emindim ama böylesini hayal etmiyordum. Tek tek anlatasım hiç yok çünkü kendime kural koydum mesai bittiği an iş adına konuşmak yok. Fakat mümkün olmuyor. Arkadaşlarımla tek sohbet konumuz bile davalar, dilekçeler ya da vs. şeyler. İmdat. Hobilerimi özledim. Kitap okumak ve yazmak bile itici geliyor artık çünkü zaten sürekli bunun içindeyim. 

Şimdi çok isyan edince mesleği sevmedim gibi oldu. Sana İstanbul'a geldiğim süreçten beri yaşadıklarımı anlatsam bana dersin ki ''Hala neden orada duruyorsun?'' Bu sorunun cevabı hala hayallerimde saklı. Beni üniversiteye sokan, mezun ettiren ve İstanbul'a getiren o hayallerimde. Şimdi geriye baktığımda pişmanlıklarım var blog. Mesela buraya sadece 1 haftalık için gelmişken bir anda iş bulup ev bulunca 2 hafta farklı arkadaşlarımda 3 ev gezdim. Yol bilmediğim kocaman bir kent, ben, valizim...Sonra kendi evime çıkıp elektriksiz kaldım. Diğer hafta işten bir geldim baktım hırsız girmeye çalışmış. Ne acelem varmış Allah aşkına? İşte kimse söylemiyor ki DURSANA. Öylece atılmışım. Zaten kanımda bu var, hızlı ve güdüsel başlamadığım hiçbir olay yok. Çok isterdim mantıklı-makul olmayı. Belki de benim başarma tarzım budur. Neyse. Sonra ilişkisel çok kötü bir dönemim oldu. Nasıl dayanmışım? O psikolojide öyle korkunç ötesi bir iş yerinde mesleğe atılarak ve tek başıma yaşayarak...Nasıl? Öpesim geliyor kendimi. Sonrasına bir mobbing deneyimi, fena...Çok tek kaldım blog. Zor anlarımda çok tek kaldım. Öyle buhran içindeydim ki...Böyle zamanlarda tek kalınca devam etmek zorunda olan siz olduğunuz için bırakamıyorsunuz hayatı. Eğer birisi tutsa bırakacaktım ucundan. Günün sonunda geldiğim yerden memnun muyum şimdi? Sayılır. Arzularım tam karşılığını bulamıyor. Çevrsel faktörler elbette etkili. Mental olaraksa hayal kırıklıkları fena. Yorucu bir şehir. Bazen sessizlik özlemi çekiyorum. Böyle sessiz, huzurlu ve sakin bir hayat nasıldı unuttum. Stresten vücudumun vermediği belirti kalmadı. Evimin küçüklüğünden yoga yapacak ferah bir alan bile yok. Bu noktadan zıplayacağım. Şükrediyorum bir çok şey için. İstediğim yerdeyim, bunu istedim ve istediğim her şeyi elde ediyorum. Bu kadar azimli ve tutkulu olmamı beklemezdim. Cittaslow bir şehirden buraya uçuşum sürüden atılmak gibiydi. Hallediyorum. Şimdi önümde daha önemli aylar var. Sevgilimle hayat kurmak, ruhsatımı almak ve kariyerimi maddi manevi arzu ettiğim noktayla taçladırmak. Bir de şu mentali toparlamak, kalıcı şekilde. Şans dileyin bana, size ihtiyaç duydum ki yazıyorum belki de. Hani böyle ''eski hayatı özlemek'', onda konfor bulmak.

Öyle spontane yazdım ki buralarda kim var en son ne yazdım neler oluyor bilmiyorum. Bu blog benim avukat olduğumdan haberdar olmayı ve yeni fotoğraflarımı görmeyi hak ediyordu. Değil mi?

Sevgilerimle,

Anıl

<3


En stajyer halim, Çağlayan Adliyesi.