21 Ekim 2018 Pazar

Monoton Hayat,Ders Çalışma ve Bir Aydınlanma Daha ☕


Umarım yazmayı unutmamışımdır :')

Günler olabildiğine monoton geçiyor.Odam,okul ve dershane arasında mekik dokuyorum.Tüm senenin bu kıvamda geçecek olması yavaştan bunaltmaya başladı fakat yine de fazla odaklanmak istemiyorum bu duruma.Abim ''robot olmaya çalış biraz'' demişti.Dramatik ruhumun ekstradan beni yormasına izin vermemeliyim ama işte hayat.Olacakları engelleyemiyoruz,bilemiyoruz;hislerimizi zamana göre ayarlayamıyoruz.Tam tersi,onlar bizi zamana göre şekillendiriyor.

Son haftalarda daha önce hissetmediğim bir ruh haline büründüm.Adını koyamıyorum.Sanırım bir tür alışmışlığın verdiği duygusuzluk gibi.Endişelerime bile o kadar alışmış hissediyorum ki onları durdurmak için uğraşmıyorum.İçimdekileri dillendirmek istemiyorum.Dün bir tabak yemeği yere düşürdüm.Mutfak halısı hatta dolabın içi bile mahvoldu.Öylece durdum,hiçbir şey olmamış gibi bir saat temizledim.Oysa çok büyük bir tepki gösterip sinirden kudurmalıydım.Fakat çok normal bir şeymiş gibi umursamadım.Çünkü şunu öğrendim sanırım: Her şeyi kontrol edemeyeceğim.

Hayatımda olan her şeyi kontrol altında tutmaya çalışmak beni bıktırdı mı? Yoksa şu an buna ayıracak enerjim mi kalmadı? Bilmiyorum.Fakat artık her şeyi kontrol etmek için uğraşmak istemiyorum.Her şey benden bağımsız da olabilir,bu kadar önemli görmemeliyim kendimi.İnsanların bana davranışı onlarla ilgili,kontrol edemem.Dünyada olan olumsuzluklar dünyayla ilgili,tek başıma engelleyemem.Yere düşen tabak sakarlığımla ilgili,zamanı geri alamam...daha bir sürü şey.Her şeyin benimle ilgili olmadığını anladım işte.Bunu keşfetmek biraz acı oldu çünkü kontrolün mutluluk getirdiğine inanırken beni ne kadar yaraladığını fark ettim.Belki de önemli olan bunu fark ettikten sonrası,geçmişteki kendimden özür diliyorum.Seni daha fazla mutsuz etmek için elimden geleni yapmıştım,hala yapıyorum.

Ders çalışma konusunda işler rayına oturdu gibi.Programımı kendim yapıyorum.Hazır bir programa uymak çok daha gerici geliyor.Kendi programıma daha rahat uyuyorum.Sınavlarda henüz istediğim noktaya gelemesem ve bu yüzden üzülsem de sınav mantığını kavradığımı biliyorum.Az çok soru tiplerine aşinayım,bazılarını bu şekilde çözüyorum.Bu da önemli bir adım zannımca.

Kendime karşı dünyanın en kaba insanıyım dezavantajım bu.Mükemmelliyetçiliğim yaşamdan zevk almamı,kendimi kutlamamı engelliyor.Bir sınavda çok başarılı olsam da istediğim sıralama gelmeyince sadece ''hım,iyi.'' oluyorum.Ya da amaçladığım şeyleri elde edemeyince iç sesim dünyadaki en salak,değersiz ve çirkin insanı olduğumu fısıldıyor.Bunu durduramıyorum.Şu anda bulunduğum noktadan tatmin olma hissi nedir bilmiyorum.Bakın en büyük problemim bu sanırım.Şükürsüzlük.Evet sanırım tek karşılığı bu.Nankörlük ve vefasızlık en nefret ettiğim iki şey fakat iş kendime gelince hem nankörüm hem de vefasız.Geçmişte neleri atlattığımı ve başardığımı unutup sadece mevcut durum üzerinden ruhuma yükleniyorum.Bunun bir sonu gelmeli.Bu da ancak bu şekilde yüzleşerek olabilir.


🌻☕🌻


🌻☕🌻


🌻☕🌻


🌻☕🌻



Geçen cumartesi gecesi ''The Craft'' isimli bir film izledim.Bir grup genç cadı kadını konu ediniyor.90'larda geçmesi ve konunun cadılık olması her şeyi çok daha güzel hale getirmiş.Moda anlamında da ikonik bir film,kostümlere bayıldım.Mean Girls kıvamında ilerlese de sonlara doğru işlerin o şekilde değişeceğini asla tahmin etmezdim,vurucu bir sonu var en çok da bunu beğendim.Cadılık konusu da ekstra bir ilgi çekici zaten.Mutlaka izleyin derim.Kaliteli bir çerezlik film,kafa dağıtmaya birebir.

🎃🎃🎃


🎃🎃🎃

Can sıkıntısından geceleri Fransızca öğrenme videoları izlemeye başladım.Japoncayı unuturum diye ödüm koparken farklı bir dile merak sarmak tam benlik bir maymun iştahlılık.Şu üni. senesini de sağ salim atlatabilirsem Japoncaya tekrar odaklanacağım.Bundan sonra dil öğrenirken ekstra kasmama kararı aldım.Mesela Fransızcayı sadece öyle böyle öğrenmeye çalışacağım.Dün tanışma şekillerini vs. öğrendim.Telafuzu taklit etmeye dayalı ve eğlenceli olsa da grammar'i oldukça zor.Abartmaya gerek yok,o derece öğrenmek istediğim bir dil de değil.İtalyanca için de birkaç video izledim,o daha kolay fakat sanırım Fransızca bir tık daha hoş.Her dilin kendi içinde bir mantığı oluşu bana haz veriyor.Bir kelime bile öğrensem kullanmak için sabırsızlanıyorum.

Bugün dershaneye gitmedim.Hava oldukça kasvetli ve buna rağmen günü değerlendirmem lazım.Her gün dün yaptıklarımın bir üstüne çıkmak için çabalıyorum.Beni zorlayan şey çabuk sıkılmam ve geometri.Evet geometri.Eskiden sevsem de şu an işkence gibi geliyor.Matematik çok daha keyifli.Edebiyatı da seviyorum,sosyalin birçok konusunu defalarca görmemiz bayıyor.Sanırım hayalimdeki ve hedefimdeki meslek avukatlık olmasa sayısal okuyabilirdim.Ya da şuan işin içinde olmadığımdan öyle hissediyorum.Her neyse,çalışmam gereken uzun bir gün var.Yarın pazartesi,ağh...OM...

Herkese huzurlu,sakin ve umut dolu haftalar diliyorum.

Çav.

























12 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni anlamışsındır o zaman,ne güzel :') Katılıyorum,umarım öyle olacak;hedeflerimize ulaşacağız.

      Sil
  2. heey baksana, dün bir yazı yazmıştımdı, güvenli değil uyarısı, senin blogunda da gözüküyor, düzeltsene sen dee, üstte adresinin önünde kilit işareti olunca güvenli olacak, ünlem işareti olunca gücensiz oluyooo :)

    YanıtlaSil
  3. hımm yok yine kontrol ettim, güvenli gözüküyoo :)

    YanıtlaSil
  4. diziler izle izle bitmiyooo :) güzel blogunu son yazısıma koyduum :)

    YanıtlaSil
  5. blogunun saatini düzeltsene yiaa. ayarlar saatlar istanbul gmt gibi bişi olcaktıı :)

    YanıtlaSil
  6. Deetone'dan geliyorum. Başarılar dilerim. Ben de beklerim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz! Teşekkür ederim,uğrayacağım :)

      Sil
  7. Kolay gelsin... :)
    Evet işte hayat öyle böyle geçiyor umutsuzluklar hayal kırıklıkları bazen de umut derken... :)
    Ben de beklerim bloga, sevgiler! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim,bloğunuzu fırsat buldukça okuyorum :))

      Sevgiler.

      Sil