Yeni yılda,eskisi gibi ayrı ayrı film incelemeleri yapmaya karar verdim.Geçen hafta izlediğim bu muazzam Godard filmiyle açılışı yapıyorum!
Godar'ı bilmeyenler hemen koşup ''Pierrot le Fou''dan başlayarak onun filmlerini izlemeye başlıyor! Kendine has bir yapısı var onun filmlerinin.Hani klişe bir deyimden çok uzak gerçekten kendine has.Filmin içinde sanki bir tiyatro var aynı zamanda politik söylemler onun yanında aşk ama aşk tam böyle Fransız yani biraz vahşi.Fransız filmlerini ve yaşadıkları aşkları vs. tam olarak böyle tanımlıyorum ben ''vahşi''.İlişkileri açık,tutkulu ve güçlü yalnız kısa etkili bir güç.
La Chinoise'yi de uzun zamandır arıyordum sonunda ''Uğur Film'' adlı birçok özel filmin bulunduğu sitede keşfettim.İlk başlarda bu ne anlatıyor gibi bir hayal kırıklığı yaşasam da Godard filmi olduğunu hatırlayıp izlemeye devam ettim.İlla bir yerde konuyu yakalayacağımı,zevk alacağımı biliyordum.Güzeller güzelleri Anna Karina'yı tanıdığım Pierrot le Fou'da da aynı şeyi yaşamıştım çünkü.Öyle de oldu.Film akışı normal filmler gibi kompozisyonumsu değil,daha farklı bir şekilde işleniyor.Dört farklı karakterin gözünden Marksisizm-Lenizm eleştrilerini izliyoruz,radikallik derecelerini ve bu duruma bakışlarını anlamaya çalışıyoruz.Bu dört gencin her biri birbirinden farklı.Biri daha kırsal kesimden gelen ve geçinmek için birçok işte çalışmak zorunda kalan bir kadın diğer genç kadın ise oldukça radikal ve komünizmi uygulamak adına terörizmin bile gerektiğini düşünüyor.Genç erkeklerden biri bu radikal kadını seviyor,diğer çocuk ise daha sonra bu gruptan ayrılacak daha ılımlı bir marksist.
Gençlerin yaz tatili için kiraladıkları ve ''Aden Arabistan'' adını verdikleri bu dairedeki geçirdikleri günleri izliyoruz.Kültür devrimi,bir devrim nasıl olmalı gibi konular hakkında tartışan Maocu gençler aynı zamanda dönemleri olan 68 Kuşağını da değerlendiriyorlar.
Bu film hakkında ilk izleniminiz bir propaganda olacağı yönünde olabilir fakat hiç de öyle değil diyebilirim.Evet,bu düşüncede olanların izleyince keyif alacağı ve kendi düşüncelerini bulacağı noktalar olabilir ama aynı zamanda bir karakterin bahsettiği mısırlıların kendi dillerini tanrı dili sanması hikayesi bir hayli de düşünmeye sevk edebilir.
Onun dışında filmde bahsedilen ve uzunca yer tutan ''Kültür'' eleştrileri de hiç bakmadığım bir bakış açısını kazandırdı bana.Aslında bu kültür dediğimiz birçok şeyin sınıfsal olduğu tek bir kültürün oluşmasının imkansızlığı bilhassa mantığıma yattı.Herkesin kültürü o sınıfa ait bir adetle gerçekleşiyor günün sonunda.Maocuların da aslında bu kültür devrimindeki amaçları bu düzleme yatırılmış.Tabii filmde bunun nasıl olacağı konusunda radikal fikirleri olan Marksist gençlerle aynı duyguları paylaşamıyorum.İşte filmin güzelliği burada.Özellikle Veronique karakteri sizin içinizde olan insani duygularınızı sorgulatıyor.Şiddet,değişim,devrim ve siyaset...her birinin sizin için olan anlamını keşfediyorsunuz bir bakıma.
Veronique
Grubumuzun yönetecisi Veronique.Film boyunca görüşleri en keskin olan 19 yaşında felsefe okuyan bir kadın öğrenci.Grup liderini bir kadın yapmasını da Godar'ın marksist akıma bir eleştrisi olabileceğini düşünmedim değil.
Yvonne
Evde aynı zamanda temizlikçi olarak görev yapan Yvonne.Bu karakterin aslında politikayla çok bir ilgisi yok.Veronique'un birkaç sahnede incelemek için eve aldığını anlayabiliyoruz aslında.Kırsal kesme yakın olan,halktan biri ve paraya ihtiyacı olduğunda hayat kadınlığı yapan biri olduğundan marksist söylemin bu tip kesimlere bakışını ve onlara göre marksizimi duymamızı sağlıyor.
Guillaume
Veronique ile birbirini seven karakterimiz.Fotoğraftaki bez parçasıyla yaptığı konuşma filmde aklımda kalan en güzel yerlerden biriydi.Söylemin nasıl güçlü olacağını,medyanın dikkatini çekmeyi ve asıl propagandanın ne olacağından bahsediyor.
Henri
Grup üyeleri arasında çok daha ılıman kalan ve revizyonist olmakla suçlanan,bir süre sonra da gruptan ayrılacak karakterimiz Henri.
Filmde yer yer kullanılan Vivaldi'nin eseri ortama büyük bir entelektüel hava katmış.Öyle nokta yerlerde kullanılıyor ki kendinizi o odanın içinde sigara tüttürüp Mao Devrimi hakkında tartışan,dersler gören gençlerden biri gibi hissediyorsunuz.
iyi
seyirler
.
Öncelikle yazınızı çok beğendim. Sizin, bizim veya diğer kişilerin katkılarıyla Godard gibi usta bir yönetmenin, sanat adamının filmleri herkese ulaşacak umarım. Godard ne yazık ki ülkemizde sinemaya ayrı bir ilgisi olmayan çevrelerce bilinmeyen bir yönetmen.
YanıtlaSilAyrıca yazınızda kendi sitem olan Uğur Film'den bahsetmeniz benim için çok hoş bir duygu oluşturdu. Sizlere ulaşabildiysem ne mutlu bana.
Sevgilerimle
Bu yazıyı görmenize çok şaşırdım,beğenmenize de çok sevdim! Evet ne yazık ki öyle bir durum var,umarım.
Silİzleyiciler ve kendim adına teşekkür ederim,daimi bir takipçiyim :)
Sevgiler!
Ah ne güzel 👍 Ben de yorumlamıştım bu filmi...
Silhttps://homerostanfatoya.blogspot.com/2019/06/la-chinoise-1967.html?m=1
Yazınızı okudum ve çok beğendim,benimkinden daha şairene olmuş :) Filmin aynı kısımlarından etkilenmemiz de güzel bir detay olmuş ^^
Sil