Son yazıdan sonra ruh halim yine hızlı bir değişime uğradı.Daha pozitif olmaya çalışıyorum.Bugün arkadaşlarımla kahve içip yemek yedik.Bol bol da güldük.Kendime geldim sanırım.Artık ''Daha fazla şımarıklık yok!yapacağın işlere odaklan!'' modundayım.
Çanakkalede yaşamaya başladığımdan beri düzenli olarak gittiğim tek yer kafe Pascua galiba.Kendimi evimde gibi hissediyorum o eski raflardaki kitapların yarattığı ortam insana güven veriyor.
Hani çaya bisküvi batırırsınız ve o bisküvi çayın içine düşer sonra aliyim derken daha da berbat edersiniz ya galiba duygularımı özetleyen şey bu.Bir şeylerin üzerinde çok durunca parçalanıyorum sonra toplarlaniyim derken iş daha da çıkmaz bir hal alıyor.
Ben artık ilk önce bisküvimi ısırıp sonra çay içmeye karar verdim.İkisinin de tadını ayrı ayrı alacağım.Bırakayım ikisi damağımda bulsun ortak noktaklarını.
Başaran kişileri de tebrik ediyorum;ya işleri fazla batırmıyorsunuz ya da çabuk toparlıyorsunuz;bana da öğretin bana da ^^
Bisküvinize sahip çıkmanız dileğiyle,hoşçakalın!
Mandalinalar için bir jest
kısa olmasına rağmen çok çok çok şirin ve sıcak bir yazı olmuş :)
YanıtlaSil^^
Sil